
Editör
DUYDUM Kİ
Neredeyse çocukluklarından beri berabermiş. Erken denebilecek bir yaşta evlenmişler. Karı koca aynı yaşta, ikisine 96 Yaşında. Tayland’ın Phitsanulok şehrinde 80 Yıllık ahşap bahçeli bir evde yaşıyorlar.
Kapıdan içeri girdiğimde yaşlı dede sandalyeye oturmuş televizyonda Thai Boksu maçı izliyordu. Maç canlı olduğu için heyecandan benim geldiğimi fark etmedi. Yanında yerde oturan 62 yaşında ki oğlu babasını dürtüp geldiğimi gösterdi. Yaşlı baba oturmamı işaret etti. Ben cibindirlikli yatağında oturmuş boş gözlerle etrafını süzen 96 Yaşında ki nenenin yanına gittim. Nene tülü araladı, iki elini yüz hizasında birleştirip, kafasını eğerek “ Hoş geldin dedi”. Sağ elini alıp öptüm. Ne yaptığımı anlamadı gülümsedi. Vantilatörü işaret edip ona doğru çevirmemi istedi. Çevirdim. Ona aldığımız hediyeyi verdim. Elini başıma koyup dua etti. Sorular sordu. Sorular sordum. Yaşlıydı 96 yaşındaydı ama sağlıklı görünüyordu.
Thai Boks maçı bitti, dedenin yanına gittim. Biraz maçtan bahsettik biraz bindiği bisikletten. Bu ahşap evi nasıl yaptığını anlattı. Dağdan ağaçları kesip taşımasını, kereste haline getirip bu evi yapmasını anlattı. Yediğinden içtiğinden bahsetti. Türkiye’yi biliyor musun diye sordum “Evet” dedi. Biraz önceki Thai Boks maçında”Bir boksör Türktü “dedi. Vedalaştık tıpkı 3 Yıl önce yan bahçede oturan eşimin anneannesiyle vedalaştığımız gibi. Anneannesi “Buraları boş bırakmayın gene gelin” demişti. “Geliriz” Demiştik. Biz gittik ama oda gitmişti. Yoktu artık…
Editör yazımı yazmak
için bilgisayar başına oturduğumda DUYDUM Kİ Thai Boksu seven 96 yaşında ki
dede, bir daha cibindiriğin ardında o yüzü göremeyecekmiş. Çocukluğundan beri
seyrettiği o yüze son kez bakıp veda etmiş.
Seyahatlerimde yolumun kesiştiği insanlardan haber alırım. Kimisinin makam mevki sahibi olduğunu duyarım, kimisinin evlendiğini, ayrıldığını yada çocuklarının olduğunu. Kimisi zenginken fakir olur. Kimisi fakirken zengin.
Bu bilgileri bazen bir ortak tanıdıktan duyarım, bazense sosyal medyadan öğrenirim. Bir insan olarak etkilenirim. Ya üzülür yada sevinirim.
Seyahatlerimde
tanışıp haber almak istediklerim, şuan neredeler, ne yapıyorlar diye merak
ettiklerimde vardır? Onlardan hiç haber yok.
Mesela İran’da tanıştığım İspanyol genç vardı. Bana bahsettiği çok önemli bir mesele vardı. Sahi ne oldu ki o mesele? Halep’te “Sen Osmanlı torunusun ver şu elini öpeyim” diye elime sarılan nur yüzlü amca şimdi nerede? İsveçte’te herkesin yaşamak istediği yerde yaşayıp, uyuşturucu batağına batmış orta yaşlı adam. Beyaz gecelerin tadını çıkarmak için Stockholm sokaklarını adımlarken gelmişti yanıma. Lacivet gökyüzü, yanan cılız sokak lambaları altında saatlerce hayatın anlamsızlığından dert yandı. Hayatının anlamını buldu mu acaba? Afrikalı kadın İmalda taş kırmaya devam ediyor mu? Tanıştığım yetim çocuklar bugün doydu mu?
Daha yüzlerce merak ettiğim kişiyi burada sıralayarak sizi bunaltmak istemem. Demem o ki, gezdim gördüm bitti olmuyor. Bir ülke ile, şehir ile kişi ile bağ kuruyorsun. Artık hiçbir şey onlardan önceki gibi olmuyor.