
Artık bir maskenin ardından nefes almaya çalışan günümüz insanı, kendisini gözünü kırpmadan öldüren bir sevgiliye sahip. Tüm hastalıklardan bir umutla kurtulacağını düşünen ve yaşayan bizler sanki bu hastalığa karşı elleri bağlı savaşıyoruz. İnançsızlık, umutsuzluk, bezginlik, yılgınlık kesinlikle bu pandeminin istediği ortamı sağlıyor.
9Bu yılın ilk başlarında, karantina döneminde sıkıntılı bir süreçten bu zamana kadar Konya’nın tüm ilçelerine gitme fırsatım oldu. Tarım faaliyetlerini fotoğraflamak, ürünler ve hasat dönemi hakkında görsel bir arşiv oluşturmak ve şehrimizin tarım kültürünü belgelemek adına. Şu pandeminin yaptığına bir bakın; zamanında şehre kaçmak için köyünü, tarlasını bırakanlar şimdi köylerine geri dönmüşler. Zira köyle hiç alakası olmayanlar bile köylerden toprak satın alıp kendine, şehirde çekemediği çitini çekmeye gelmiş. Nihayetinde köy ve kırsal hayat, bir öze dönüş bir sadelik arayışı, mesafenin önemi, sosyal yaşama alışmış beyin ve vücutların kısıtlamalarda yaşadığı buhrana tek çözüm gibi görünüyor. Şehir dışına çıktığınızda hemen butik arsalar, hobi bahçelerinin reklam afişlerini fark etmemeniz mümkün değil.
Toprak özlemi çekenlere de bulunmaz bir fırsat doğarken aynı zamanda bize sabrı öğretip keyfi sosyal harcamalarımıza da kısıtlama getirdi. Bu kısıtlama ihtiyaç dışı harcamaların birçoğunu daha verimli yatırımlara dönüştürdü. Bu kısıtlama aynı zamanda farkında olamadığımız ya da daha dikkatli olmamız gerekirken hassasiyet gösteremediğimiz noktalarda da bizlere uyarıcı bir süreç yaşattı, yaşatmaya da devam ediyor. Acaba bu işten karlı çıkar mıyız? İnsanoğlu daha evvel yaşadıklarından ders alırsa, bu dersleri gelecek nesillere sağlıklı aktarabilirse ancak o noktada başarılı olur ki o zaman bu durum memnuniyet verici olabilir. Aksi halde edinilmiş tecrübelerin aktarılamaması her şeyin yeniden başlamasına neden olur.
Pandemi tüm dünyayı ilgilendiren bir
durum ancak şu süreçte bizi, kendimiz daha çok ilgilendiriyor. Bu yıl daha dikkatli
izleyince; tarım arazilerinin verimliliği, ürün çeşitliliği ve kalitesinin
artışına şahitlik ettim. Akşehir’den, Ereğli’ye, Kulu’dan Seydişehir’e kadar
çabaların, emeklerin zayi edilmemesi adına gerçek özverinin izlerini
çiftçilerde gördüm. Birkaç gün önce NASA’nın yayınladığı görüntülere ait
haberde, Toros Dağları’nın etrafındaki tarım arazilerinin fotoğrafı da yer
alıyordu. Bu haberde ülkemizin dünya tarımına katkıda bulunan yedinci ülke
olduğu yazılıydı. Böyle bir dönemde tarımın kırsalda daha bilinçli yapılması,
seraların çoğalması, ürün yelpazesinin genişlemesi, kaliteli tohum, kaliteli
ürün niteliğinin artması, kıraç arazilerin yapısına göre değerlendirilmesi, tıbbi
hoş kokulu bitkilerin ekim alanlarının artması ülkemiz ve şehrimiz adına
muazzam bir gelişme. Şuandaki çalışmaların, emeklerin sonucunu birkaç yıl sonra
daha iyi göreceğiz inşaAllah. Bu yıl buğday, arpa, mercimek, karpuz, lavanta, anason,
nohut, çilek ve benzeri birçok hasada katılıp çekim yapma imkânı buldum. Çiftçilerimizin
mutluluklarına şahit oldum. Yaşadığımız bu zor günler aslında daha verimli
olmamıza büyük olanak sağlıyor. Bu yüzden tüm bu olumsuzlukları değerlendirip
yaşama katkı sağlayacak ve zorlukların getirdiği farklılıkları faydaya
çevirecek işler yapmak bizim elimizde. Haydi, şimdi şehirlerde yaşayamadığımız
tüm lezzetleri yaşayan, yaşatan, onları bize ulaştıran, saf ve samimiyetle
yetiştiren insanların hallerine bürünüp yaşamın her anında ihtiyaç duyulan bir
kırıntı dahi olsa katkı sağlayalım. Toprağın bereketine ve cömertliğine en çok
ihtiyaç duyduğumuz anda onunla hemhal olmak bu pandeminin bize sağladığı en
güzel fayda olsa gerek.
Yazı Ve Fotoğraf
Mustafa BİNOL