
Bazen yanı başımızda ki güzelliklerin farkına varmıyoruz. Ülkemizin her bir köşesi bucağı bu güzelliklerle dolu. Sizi bilmem ama benim için güzelliklerin en başında Mağaralar geliyor. Gittiğim her yerde şehirde ilk olarak mağaraları bulur ve gezerim. Mağara kapısından girer girmez sanki bu dünyaya ait olmayan bir yere adım atmış gibi hissederim. Gördüğüm her şey beni adeta büyüler. Son olarak Konya’nın Seydişehir ilçesinde bulunan Tınaztepe Mağaralarını gezdim. Mağara ile ilgili kişisel izlenimlerimi başka bir yazıda anlatmak üzere size mağara ile ilgili bilgilerle baş başa bırakıyorum.
Mağaranın Tarihçesi; “Tınaztepe mağaraları ilk olarak 1968 yılında Fransız bilim adamı Michel Bakalowichz tarafından bulunup, mağaraların krokisi çıkarılmış. Ayrıca Doktor Michel Bakalowichz mağaralarını tıbbi araştırmasını yapmış, astım hastalığı için doğal bir tedavi ortamı olduğunu belirtmiş.
1970 yılında başka bir araştırma grubu, Kaptan Jacgues Cousteau’nun ekibi Alman Reinholt Messner ve arkadaşları Suğla Gölü ve onu besleyen su altı kaynaklarını araştırmak için bölgeye gelmişler. Fası boğazı ve Tınaztepe mağaralarının irtibatlarını keşfetmişler ve buranın yer altı göllerinin uzunluğunun 22 km olduğunu tespit etmişler. Aynı ekip, mağaraları o zamanki imkânları ile fotoğraflandırmışlar, jeolojik yapısını ve jeolojik dokümanını, yaşadıkları macerayı Almanya’da, Dünya Harikaları adlı kitapta yayınlamışlardır.
Mağaranın şu anda gezilebilen toplam uzunluğu 1580 metre. Mağara, sonundaki 30 metrelik iniş dışında tamamen yatay özellikte bir mağara olan Tınaztepe mağarası ve çevresi, karışık jeolojik ve jeomorfolojik bir değişim geçirmiş. Oligosen ve miyosen dönemine ait alpin dağ oluşumlarıyla bu günkü tektonik konumlarına ulaşan bölgede genç ve yaşlı birimlerin iç içe olduğu görülmekte. Giden Gelmez Dağları’nın kuzeyinde bulunan Tınaz Dağı, konprehensif en üst katını oluşturan Eosen yaşlı Nümmülitli kireç taşlarından meydana gelen Tınaztepe mağarasının bulunduğu bölgede üst seviyelerde kiltaşı-kumtaşı-marn ve konglomera ardalanmasından oluşan fliş ile birlikte ofiyolitik karakterli kayaçlarda yer alıyor.
Tınaztepe Mağarası’nın gelişmesinde eğim atımlı normal faylar etkili olmuş. Bu iki eğim atımlı normal fayların arasında kalan alan graben durumundaymış.
Suların mağara içerisinde hareket ettikleri yerlerde kalkel tüfleri tavan ve yan taraftaki çatlaklardan sızan sularla çok güzel traverterler, sarkıt ve dikitler oluşmuş. Mağaranın son kısmındaki büyük alan bütünüyle ana faya bağlı olarak gelişmiş ve içerisinde turkuaz mavisi ve yeşile çalan bir göl mevcut.
Üst sitemi fosil bir mağara, altta bulunan ve havzanın sularını toplayan düden, morfolojik bakımdan Tınaztepe mağarasının devamı. Tavandaki çatlaklardan sızan sular, içeride gölcükler oluşturmuş. Mağaranın sonunda büyükçe bir gölet bulunuyor.
Özellikle ilkbahar aylarında kar ve yağmur sularıyla beslenen dere ve yatakları, en alt seviyedeki mağaraya ulaşmadan önce sular, şelale ve devkazanı tipi çok ilgi çekici görüntüler ortaya koymakta.
Yapılan araştırmalara göre Tınaztepe Mağarası şimdiki durumuna, yaklaşık 230 milyon yıl gibi uzun bir süreçte meydana gelmiş. Mağaranın iç kısımlarında ayrıca taban-tavan arası yükseklik farkının 65 metreye çıktığı yerler görülmekteymiş.
Tınaztepe Mağaralarının toplam uzunluğu yaklaşık 22 km olup, ziyarete açık olan 1. Mağara 1580 metre, 2. Mağara 250 metredir. Dünya’nın turizme açık 3., Türkiye’nin ise en uzun mağarasıdır. Mevcut 3 mağara da genel olarak yatay özellikteler.
1580 metrenin tamamı yürüyüş yolları, özel ışıklandırma ve güvenlik sistemleriyle donatılmış olup her yaştan ziyaretçinin rahatlıkla gezebileceği şekilde düzenlenmiş. Ayrıca vahşi mağaracılık yapmak isteyenlere özel, içerisinde herhangi bir müdahalede bulunulmamış mağaralar mevcut olup sadece sertifikalı rehberler eşliğinde özel kıyafet ve donanımlarla keşif yapma olanağı sunulmakta.
Mağara Çelmeli Turizm Ltd. Şti. tarafından turizme kazandırılmıştır ve şu anda özel tesis statüsünde işletilmektedir.
Yazı Ve Fotoğraf
Selim Yaldız - Aykut İnce - Hüseyin Bostancı