
Benim gibi bir çok kişi bu tabiri kendine yakıştırıyor
olabilir bu aralar.Pandemi ve şartları herkesi köy hayatına daha çok
yaklaştırdı, bu bir gerçek.Şehir hayatı ve çalışma hayatı bizi esir almanın
yanında,birde köleleştirdi resmen.Apartman dairelerine tıkıldığımız yetmezmiş
gibi birde kendimize 1 saati zor ayırdığımız sistemin içinde kaybolduk.Ne için
kim için çabalıyoruz ?! tartışılır haklı ve haksız yanları çıkar elbet.Ama boş
verin şimdi siz bunları.Şimdi ben size yıllarca apartman dairelerine sıkışmış
sonunda köy hayatına yarı zamanlı geçiş yapmış biri olarak,hepimizin aklının ucunda
olan fakat yapmaya bir türlü cesaret edemediğimiz köy yaşamından birkaç şey
anlatayım.
Çalışmaktan ve
şehir hayatına olan bağımlılıklarımdan tamamı ile kurtulmuş sayılmam. Şehir
hayatına olan bağımlılıklarımız çocuklarımızın eğitim hayatı ve çalışma hayatımız.
Gerçekten şehirde bizi bunlardan başka bağlayan hiç bir şey yok.24 saat çalışıp
72 saat dinlenmeli iş hayatımız bizim için en büyük avantaj oldu. İkinci bir
avantaj ise köyün merkeze 80 km kadar yakın olması. Eğitimlerinde online devam
etmesi tamda aradığımız şey oldu. Artık işten çıkıp köye köyden çıkıp işe gidebiliyoruz.
Bu bizim için büyük bir adım.
Bir köyü olmalı insanın.
Bazıları şanslı küçükken yada kısa süreliğinde olsa tanıyor köy hayatını. köy
hayatı dediğimizde özgürlük ve kimseye bağımlılık olmaması aslında işin özünü de
bu oluşturuyor. Ne büyük lüks günümüz şartları ile karşılaştırınca. Bazıları
ise benim gibi köyden bi haber beton yığınları içinde hayatın normali olarak
bunu kabullenip,büyüyüp gidiyor.En çokta benim gibiler heves ediyor bu köy
hayatına.Benim hiç köy görmemiş olmam bir süre köyde yaşamış olan eşimde köyü
sevmeyeceğim önyargısı oluşturmuş olacak ki, benim sürekli köye gitme arzularım
en çokta onu şaşırtıyordu ilk yıllar.
Bizim köyümüz
eşimin yıllar önce yaşadığı ancak şimdilerde kimsenin olmadığı çevredeki
köylere kıyasla nüfusun en düşük olduğu kimsesiz bir köy diyebiliriz. burayı
seçmemizin sebebi kurulu düzen bir evimizin olması, birde merkeze olan yakınlığı.
Ama fark etmez inanın illa doğup büyüdüğü olması gerekmez.ayrıca köylerden ev
temin etmek hiçte zor değil.Bir köy seçmeli ve oralı oluvermeli.Benimsediğin
her toprak memleket kokar.
Konya merkeze
80 km uzaklıkta Beyşehir ilçesine bağlı İsa köyümüz yakınlığı ile iyice cesaret
verdi bize her gün çalıştığımız bir işimiz olsa bile buradan gidiş geliş yapmak
mümkün bizce. Küçücük oluşu yaşlı ahalisi ve sakinliği ile ana kucağı gibi
dindiriyor, bağrına basıyor bizi. Ara ara geldiğimiz zamanlar her ayrılışımızda
mutsuz olduğumuzu fark ettiğimizde buraya kısmen taşındık. Şimdi bizde köyün
bir parçasıyız. Köy bize çok şey öğretti ama bizde köye çok şey kattık.
Teknolojiden ağız tadına köyde bizden çok şey öğrendi bence. Ne güzel
tamamladık birbirimizi. Her gün içtiğim sabah keyif kahvesi artık köydeki diğer
kadınlarında rutini oldu mesela. çalışmaya öyle alışmışlar ki durmak nedir
bilmiyorlar.Heleki kendileri için bir şey yapmak tuhaf geliyordu onlara.bu
zamana kadar çalışmış eleğini duvara asmış insanlara artık keyif zamanı dedik
bizde. Birlikte bahçe işledik, balık tuttuk, odun kıydık, kışa hazırlandık,
drone uçurduk, müzik dinledik, dublaj yaptık. Çocuk gibi eğlendiğimiz zamanlar
oldu.
Sabah kalkıp
çayı koyduğumda, kuş sesleri içinde bahçeye hazırladığım kahvaltının tadı
şehirdekinden çok başka. Kahvaltı hazırlarken çocuklara tablet vermek zorunda kalmıyorum.
dünden kalmış tahtalardan yapmaya başladıkları yapıyı tamamlamak için
oyunlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bunun için bile her şeyi bırakıp
geldiğime şükrediyorum. İki üç günde bir köyün tam ortasından geçen akarsuyun
başına gidip balık tutar olduk. Hiç böyle bir tutkumuz yoktu. İlk tuttuğumuz
balıktan sonra oda oldu. Birkere gelince oltaya artık oradan ayrılmak mümkün olmuyor.
Ama burada vakit harika kaliteli geçiyor. balık için sessiz bekleyiş kulağımda
kulaklığımla bazen müzik bazende kitap okuyarak devam ediyor. Birde oltam
kıpırdadıysa değmeyin keyfime. Yemeği kurtaracak kadar balık tutmuşsak toplanıp
köye döneriz. Yemek telaşı her yerde olduğu gibi burada da bizimle. Akşama kadar
yorulan çocuklar erkenden uykuya dalıyor. Kendime ayırdığım koca bir vaktim
oluyor burada. İçimden geçen her şeyi deniyorum; makrome,el işleri, enstrüman,kitabım..
her şeye vaktim var. Yatmak demişken burada öğrendiğim bir şey daha var; bahar
aylarında o sabah öter sandığım bülbüller gece boyunca ötüyor sabaha kadar.
Geceler cıvıl cıvıl. Beni şaşırtan bu olayı gece hususi olarak kalkıp bülbüller
hala ötüyor mu ki diye yokladığım olmuştur. Keşke dinletebilsem.
Küçük bir çanta
hazırlayıp bazen dağlara çıkıyoruz.Tüm günümüzü alıyor çıkması ve inmesi.Eli
boş dönmüyoruz hiçbir zaman.Yabani ot ve mantarlar konusunda köylülerden
öğrendiğimiz kadarıyla kekiğimizi, adaçayımızı toplayıp iniyoruz.O günün yemeği ise mantar tabi ki mevsimi ise.Komşularımızdan
tüm süt ürünlerini ve yumurtamızı ekmeğimizi temin ediyoruz
tertemiz,katıksız.HEP laylaylom değil köyde de hayat tabi.. yaz demek iş demek.
Ekmesi, dikmesi, sulaması, çapası,hasadı
derken herkes perişan onuda söyleyelim.İşten gelen akşam sekizde bayılmış
gibi yatıyor kimseyi gözü görmüyor.Bu günlerin kurtarıcı yemeği ise bulgur
pilavı veya közde patates pişiyor evlerin çoğunda.
En sıcaklar gelince tarhana yapmaya başlıyor tüm ahali.
Beyşehir tarhanası özeldir. İncecik yapılıp cips gibi tüketiliyor. yanında ceviz
ve süt ikram ediliyor. Bu iş el birliği ile yapılıyor ve köyde yapmayan hane
yok. O zaman bizde yapıyoruz. Yapmak için sabah 4 de kalkmam gerektiğini
öğrenince vaz geçmeye çalışsam da artık çok geç planlar yapıldı. gün üzerimize
doğarken biz tarhanalarımızı sermiş oluyoruz kurumaya. akşama kadar kuruyor ve
topluyoruz . Ben böyle yorgunluk görmedim. Her güzelliğin birde zor yanı var bu
hiç değişmeyen bir olgu.Köy hayatı
bize bu temiz hava, mutlu
çocuklar,kendine değer veren ve vakit ayırabilen kadını veriyorsa her şeye
değer.Yarı zamanlı köy yaşamı böyle iyi geldi bize.
Bir köy seçin ve oralı olun. Benimsediğin her toprak memleket kokar.
Yazı Ve Fotoğraf
Elmas Nur Can