SU KIYISINDA Kİ CENNETLER - EDAM VOLENDAM MARKEN

Konya kadar bir ülke düşünün. Deniz seviyesinin altında, nehirlerin orta yerlerinde menderes çizerek aktıkları şehirler ve kasabalar… Elbette Hollanda’dan bahsediyorum. Herkesin dünyada özgürlüklerin merkezi olarak gördüğü ülke… Hollanda’yı güzel yapan sadece özgür kuralları değil; doğası ve mimarisi de oldukça dikkat çekici. 

Başkent Amsterdam sizi sıradan bir Avrupa şehri gibi karşılayacaktır; hatta ilk başta Venedik taklidi bir şehir gibi düşünebilirsiniz. Fakat Amsterdam’dan dışarı başınızı uzattığınızda su kıyısına sanat eseri gibi işlenmiş kasabalara muhteşem bir seyahate başlayabilirsiniz. Edam, Volendam ve Marken bunlardan yalnızca üçü… 

Amsterdam Central’den 10 Euro karşılığında bir bilet alıyorsunuz ve bu biletle Kuzey Hollanda’da bulunan pekçok kasaba ve şehre bir gün boyunca dilediğiniz seyahat edebilirsiniz. Bu üçü ile ilgili bir rota çizmeniz gerekirse ilk durağınız peynir cenneti Edam. Edam’ın girişinden itibaren sessizlik ve huzur ruhunuza işliyor resmen. Su kanallarının kenarlarında kurulmuş evler klasik bir Avrupa mimarisinden çok daha fazlasını görmenizi sağlıyor. Bu evlerden bazıları oturup huzuru dinleyebileceğiniz kafelere dönüştürülmüş ve birkaç tane de butik otel olarak kullanılan evler var. Çiçek kültürü öylesine yaygın ki bazı evlerin ya da kafelerin önünde Hollanda’nın da sembollerinden biri olan bisikletlerin çiçeklerle süslenerek dekore edildiğini görebilirsiniz. Evlerin önünde araba yerine ya bisiklet ya da kayıklar bulunuyor. Kısaca Venedik’te yaptığınız romantik kanal turları burada günlük yaşamın bir parçası. Ayrıca sokaklarda peynir fabrikaları ve peynir dükkânları var. Zaten Edam peyniri oldukça meşhur. Fakat biraz pahalı. 

Edam’dan sonra rotanızı ikinci olarak Volendam’a çevirebilirsiniz. Volendam kasaba olarak bilinse de Kuzey Hollanda’da küçük bir şehirdir. Diğer bölgelerden daha fazla turizme dönük ve daha kalabalık bir sahil şehri. Kuzey denizini izleyerek kıyı boyunca yürüyüp geleneksel dükkânlardan alışveriş yapma imkânını bulabilirsiniz. Hediyelik eşyalar oldukça hesaplı ayrıca peyniri imalat yerinden almak istiyorsanız Volendam’daki fabrikaları tercih edebilirsiniz. Yüzlerce çeşit peyniri ücretsiz tatma ve dilediğiniz boyutta alma imkânınız da var. Açıkta peynir alamıyorsunuz tamamı farklı gramajlarda paketlenmiş ve her birinin üzerinde kaç yıllık olduğu yazıyor. “Extra old” ve kekikli peyniri tavsiye ederim. Volendam kıyı şehri olduğu için balık da oldukça yaygın. Birbirinden lezzetli balıklar fastfood tarzında menü olarak 10 Euro gibi cazip fiyatlara satılıyor. Balığın yanında o lezzetli patates kızartmalarını da yemeyi unutmayın derim. Sahilde yürürken birden karşınıza geniş yemyeşil bir ova ve yel değirmenleri çıkıveriyor. Hollanda’da yel değirmenlerini görebileceğiniz çok az yerden biri de Volendam…

Hollanda su ile yaşamak için alışmaya zorlanmış bir ülke. Yaşam buna göre şekillenmiş. Örneğin üçüncü durağınız Marken Adası’na isterseniz deniz otobüsleri ile denizden, isterseniz yine otobüsle denizin üzerine yapılmış otoyoldan ulaşma imkânınız var. Biz Volendam’dan deniz yolu ile gitmeyi tercih edenlerdeniz. 5 Euro’ya bir bilet alarak her saat başı kalkan deniz otobüsleri ile Marken Adası’na geçebilirsiniz. Marken sessiz sakin sokaklarında çiçekli bahçeleri izleyerek ve fotoğraf çekmekten keyif alacağınız küçük bir kasaba. Edam’da peynirin, Volendam’da balığın tadına baktıktan sonra sıra Hollanda’nın o meşhur ayakkabılarını almaya geliyor. İşte Marken gibi minicik bir yerleşim yerinde bu ayakkabıların üretim yeri var. Fiyatlar sıradan bir dükkânda bulabileceğiniz fiyatlarla aynı. Sadece çeşit çok fazla… Tüm buraları gezerken dikkatimi çeken bir başka husus bilinçli turizmin nasıl sürdürüldüğü… Turizm ürünü olabilecekler tek bir merkezde toplanmamış. Her biri başka yerlere dağıtılarak ülkenin tamamı bir turizm merkezi hâline getirilmeye çalışılmış. Herkes turizm faaliyetlerinin tam ortasında…

En son ayakkabınızı da alıp o tertemiz havayı içinize çekip hayvanlarla ve doğayla dostluğunuza şimdilik veda edebilir elinizdeki tek günlük biletle diğer kasabalara ya da yeniden Amsterdam’a dönebilirsiniz.

Seyahatiniz bol yollarınız açık olsun…

Yazı Ve Fotoğraf
Tuğba Hilal KABAKÇI