SELÇUKLULAR’DAN GÜNÜMÜZE GÜL BAYRAMLARINDAN LAVANTA FESTİVALİNE KONYA’YI SARAN MİS KOKULU GÜZELLİKLE

Tarihte mis gibi kokan güller yetiştirmiş, hatta gül bayramları yapmış Konya, lavanta bahçeleri ile doğa turizminde farklı bir destinasyonla öne çıkmaya başlamıştır.

İnanç ve sağlık turizminin yanı sıra kültür, yayla, kongre, fuar ve spor turizmi gibi destinasyonlarla önemli bir potansiyeli barındıran Konya’da doğa turizmine lavanta bahçelerinin de eklemesi ile birlikte özellikle büyük tur firmalarında ilgisini çekmeye başlamıştır.

Geçmişte güller şehri olan Konya; son yıllarda lale tarlaları ve lavanta bahçeleri ile de adından sıkça söz ettiren bir şehir haline gelmiştir. Yakın zamanda Konya’da Karatay Belediyesi tarafından Türkiye'nin en büyük Lavanta Bahçesi oluşturulmuştur. Böylelikle, Konya hem üretim hem de doğa turizmi açısından farklı bir alana yönelmiş, ziyaretçi konusunda önemli bir potansiyele ulaşmıştır.

Türkiye’de tarımı 1970’li yıllarda Fransa’dan getirilerek başlayan, Isparta’nın Kuyucak köyü başta olmak üzere bazı köylerinde üretimi yapılan lavanta (Kara ve Baydar,2013)  son yıllarda ülkemizde hem üretimde hem de turizmde dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır.

 

Selçuklular Devri’nde Gül Bahçeleri Olan Konya’da Gül Şölenleri Yapılmaktaydı

Konya aslında Selçuklular Dönemi’nde çeşit çeşit güllerin yetiştirildiği ve gül bahçeleri ile anılan bir şehir olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı kaynaklar Selçuklu Devri’nde Konya’nın salkım saçak gül bahçeleri olduğundan bahseder. Konya’da bu dönemde mor, siyah ve daha birçok gül çeşidi yetiştirilmiştir. Meram’ın büyük bir bölümü, Dede Bahçesi’nin bulunduğu bölge ve Mevlâna Müzesi’nin bulunduğu alan gül bahçelerinin en meşhurlarıdır. Şimdiki 19 Mayıs İlkokulunun bulunduğu yer Selçuklular’dan Osmanlı’ya intikal eden bir gül bahçesidir. Yine Osmanlılar Dönemi’nde de gül yetiştirilmesinde Konya Mevlevilerinin önemli bir yeri olduğu, dergâhta yaşayan Mevlevi dervişlerinin en nadide çiçekleri yetiştirdikleri bazı kaynaklarda yer almaktadır (Işık, 1999: 15).

 

Bu kadar gül yetiştirilen bir şehirde bu alanda tatlı rekabetler de yaşanmış, bu tatlı rekabet “gül şölenleri”ni, “gül yarışları”nı ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla Konya’da gül bayramlarının geçmişi Selçuklular Dönemi’ne dayanmaktadır. O zamanlar Konya’da “gül şeyhi” seçilir, bu şeyhin nezaretinde gül yarışmaları yapılırmış.  Osmanlı Beyliği, XIII. yüzyılın sonlarında devletleşme sürecine girmesi, Konya’nın payitahtlığını kaybetmesi, yeni payitahtın İstanbul’un üzerine çevrilmesi, yeni payitahtın gül medeniyetinin üzerine yavaş yavaş “lâle medeniyetini inşa etmeye başlamış olması Konya’nın gül yetiştiriciliğini de etkilemiştir. (Işık, 1999: 16).

 

Yakın tarihlerde, yani 1952 yılından itibaren Konya’da Gül Bayramı düzenlenmeye başlanmış, 1985 yılına kadar devam etmiştir. Belediye gül yarışmalarını birkaç yıl yaptıktan sonra 1976 yılında Konya Turizm Derneği bu yarışmaları üstlenmiştir. Hatta 1980 yılında Pakistan Büyükelçisi gül yarışmalarına katılması ile birlikte bu yarışmalar uluslararası hale gelmiştir. Bu arada Konya gül yetiştiriciliğine dair ilk resmi bilgi Osmanlı'nın son dönemlerine aittir. Mesela 1317/1901 tarihli Konya Salnamesinde (s. 109-110) Sille’deki gül yağcılığı üzerine kayıtlar vardır. O dönemde 74 dönüm gülistandan 18 derecede 122 miskal gülyağı elde edildiği kayıtlarda geçmektedir. (Işık, 1999: 20)

 

 

Konya’nın Lale Tarlaları Vardı

Pandemiden hemen önce Konya’da lale yetiştiriciliği yapıldığını ve bu lalelerin kalitesinin neredeyse Hollanda ile rekabet edebilecek boyuta geldiğini biliyoruz. Aslında ticari olarak ilk denemeleri 90’lı yıllara rastlayan lale yetiştiriciliği pandemide çiçek ihracatının durması ile duraklama dönemine girdi. Konya’nın Karatay ilçesi İsmil Mahallesi’nde bir firmanın tarlasına lale ekmesi ile başlayan üretimle birlikte tarlada üretilen 10 renk, 100 çeşit lale hem yurt içine hem de Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine ihraç edilmişti. Bozkırın ortasında yetişen laleler, rengarenk görüntüsüyle görsel şölen sunmakta, yerli ve yabancı turistler, bu eşsiz manzarayı görebilmek için turlarla bölgeye gelmeye başlamıştı. Yılda yaklaşık 50 bin yerli ve yabancı turistin ziyaret edip, fotoğraf çektirdiği tarla ne yazık ki koronavirüs salgını nedeniyle ziyaretçilere kapatılmıştı.

 

Selçuklu Tropikal Kelebekler Bahçesi ve Çiçek Bahçesi

Türkiye’nin ilk kelebek bahçesi ve Avrupa’nın en büyük kelebek uçuş alanına sahip Konya Tropikal Kelebek Bahçesi 2015 yılında ziyarete açılmıştır. Sadece yerli turistlerin değil yabancı turistler ve tur operatörlerinin de ziyaret destinasyonları arasında bulunan bahçeyi her yıl milyonlarca insan ziyaret etmektedir. Selçuklu Belediyesi tarafından Kelebekler Vadisi Parkı’na kazandırılan “Selçuklu Çiçek Bahçesi” yoğun ilgi görmektedir. Tropikal Kelebek Bahçesi yanında olan ve çeşitli türlerde iki yüz elli bin çiçeğin yer aldığı bahçe ziyaretçilerine görsel bir şölen sunmaktadır. Türkiye’ye örnek bir çalışma olan çiçek bahçesinde kamelyalar, seyir tepesi, çocuk oyun alanları ve hatıra köşesinde farklı türlerde yer alan binlerce çiçek fotoğraf tutkunları ve düğün fotoğrafçıları için görsel şölen sunmaktadır.

 

Türkiye’nin En Büyük Lavanta Bahçesi Karatay’da

Türkiye'nin en büyük lavanta bahçesi Karatay’da oluşturulmuştur. Karatay Belediyesi her yıl ‘Lavanta Günleri’ adı altında festival coşkusu ile binlerce vatandaşı büyüleyici bir atmosferde ağırlamaktadır. Karatay Belediyesi daha önce atıl vaziyette bulunan bir araziyi bölgenin cazibesini artırmak, model bir üretim ortaya koymak ve şehre katma değer kazandırmak amacıyla 2019 yılında ilk etapta 90 bin metrekarelik alanda 100 bin lavanta fidesi toprakla buluşturmuştur. Daha sonra Karatay Lavanta Bahçeleri'nin hemen yanı başında yer alan 250 bin metrekarelik alanda da temizleme işlemleri yapılarak burada da 200 bin lavanta fidesi daha toprakla buluşturulmuş, bugün itibariyle toplam büyüklüğü 340 bin metrekarelik bir alana ulaşılmıştır. Lavanta bahçeleri temmuz ve ağustos aylarında ziyarete açılmakta ve yoğun ilgi görmektedir.

 

Meram’ın Lavanta Bahçesi Dere Mahallesi’nde

Öte yandan Meram Belediyesinin Dere Mahallesi’nde oluşturduğu Meram Lavanta Bahçesi doğal güzellikleri, eşsiz manzarası ve muhteşem atmosferiyle ziyaretçilerini adeta büyülemektedir. Yirmi bin metrekarelik bir alanın on bin metrekaresi içerisinde ziyaretçiler ağırlanmakta, yapılan ahşap iskele yol ile ziyaretçiler rahatlıkla burayı gezebilmektedir. İçerisinde bulunan, mermer su havuz pergolası, oturma bankları, seyir terası, salıncak terası, sağlıklı yaşam parkuru ve yüz metrelik gül kemerleri ile ziyaretçilere sosyal donatılarıyla da doyumsuz anlar yaşatmaktadır. Bu lavanta bahçesinde manzara, huzur, estetik, doğal güzellikler var. Kısaca burada insana ve insan ruhuna dokunan her şey bir arada. Buraya gelen insanlar lavantanın büyüleyici kokusunu hissediyor, eşsiz manzarayı hayranlıkla seyredip zamanın tadını çıkarıyor.

 

Sonuç olarak ifade etmek gerekir ki doğa turizmine olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Geçmişte güller şehri olan Konya, son yıllarda bu vizyona uygun lale tarlaları ve lavanta bahçeleri başta olmak üzere adeta görsel bir şölen sunan önemli projelere imza atmıştır.

Bu arada son yıllarda şehir girişlerindeki estetik çalışmalarda büyük önem kazanmış, artık tüm şehirler başta girişler olmak üzere farklı estetik düzenlemeler yapmaya başlamıştır. Sevinerek ifade etmek gerekir ki Konya bu konuda önemli bir başarı sağlamıştır. 

Bu arada Konya’nın son beş yıllık istatistiksel verilerine bakıldığında şehrin turizm konusunda çeşitliliği arttıkça turizm potansiyelinin de arttığını söylemek mümkündür.

Birçok turizm çeşitliliği barındıran Konya’nın bu alandaki gelişmelerinin ve potansiyelinin artarak devam etmesini ve farklılıklar yaşatmasını temenni ediyoruz.

 

 

Lavantanın Tarihi

Antik Yunanlar νάρδος olarak adlandırırken Suriye’de yaygın olarak ‘nard’ da denilen Lavanta bitkisinin yaklaşık 2500 yıl önce Akdeniz, Ortadoğu ve Hindistan bölgelerinde kullanıldığına ilişkin kayıtlar bulunmaktadır. Orta Çağ’da epilepsi ve migren ataklarını tedavi etmek için kullanılan lavanta ölümsüz aşk ve sadakatin bir sembolü olarak ta anılmaktadır. 

 

Eski Mısırlılar, lavantayı yatıştırıcı ve iyileştirici merhemlerde, parfüm olarak ve mumyalamada kullanırlarmış. Tutankamon’un mezarı açıldığında, lavanta merhemi benzeri bir materyal içeren kavanozlar bulunmuş. O dönemin zenginleri, bu merhemin katı halini başlarına koyarlar, erimiş halini ise vücutlarında parfüm olarak kullanırlarmış. Eski Yunanlılar ise, Suriye’nin Naarda kentinde yetişen bu çiçeklerden dolayı lavantaya “nardus” adını vermişler. İncil’de de adı geçen, o dönemde “spikenard” olarak bilinen lavanta Hristiyanlarca kutsal sayılan bir bitkiymiş. Eski Roma’da lavanta; şifa verici ve antiseptik olan nitelikleri, böcekleri uzaklaştırmadaki faydaları ve temizlikte kullanıldığı için tanınmış. 

 

Yine Akdeniz’de gemicilikle uğraşan Fenike halkı ticaret için İngiltere’ye gittiklerinde, lavantayı da beraberlerinde götürmüşler. Hatta Londra’da vebadan korunmak için insanlar bileklerine lavanta bağlamışlar. Osmanlı döneminde de esansiyel yağların ve kokuların kullanımı oldukça yaygınmış. Hürrem Sultan’ın hayatında erguvan ve lavantanın önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir. Lavantanın sahip olduğu cilt onarıcı ve stres giderici etkilerinden dolayı sultanlar ayaklarına lavantayla masaj yaptırırmış.  Gattefosse, lavantanın iyileştirici etkisini 1906 yılında laboratuvarında elini yakıp can havliyle lavanta yağının içine sokmasıyla keşfetti. 1800’lerde ise yeni yeni gelişmeye başlamış olan ilaç sanayisi ile birlikte fitoterapi geleneksel tamamlayıcı tıp olarak görülmeye resmen başlanmış ve aromaterapi fitoterapinin bir alt kolu olarak günümüze kadar devam etmiştir. 40'tan fazla türü olan lavantadan elde edilen ürünler günümüzde parfümeri, gıda, kozmetik, sağlık, aroma- terapi, peyzaj gibi pek çok alanda geniş bir kullanım alanına sahiptir.

 

KAYNAKÇA:

1-       Ahmed Eflâkî, Menâkıbu'l-Ârifîn (Ariflerin Menkıbeleri), çev. Tahsin Yazıcı, 2 c. Remzi Kitabevi, İstanbul 1986

2-       IŞIK, Ali, “Güller Şehri Konya’da Gül Bayramları”, Yeni İpek Yolu Özel Sayı – II, Konya, 1999, s. 15-22.

3-       N. KARA, H. BAYDAR (2013). Lavantanın Uçucu Yağ Oranı ve Kalitesine Distilasyon Suyuna Eklenen Katkı Maddelerinin Etkisi Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 52-58   

4-       https://www.izedebiyat.com/yapit/guller_sehri_konya_da_gul_bayramlari

5-       https://nlava.com.tr/lavantanin-tarihi-yolculugu/

6-       https://www.cnnturk.com/yasam/konya-ovasindaki-lale-tarlasina-ziyaretci-akini-978512?page=3

7-       https://tr.wikipedia.org/wiki/Lavanta

8-       https://www.plantdergisi.com/haber--turkiye%E2%80%99de-lalenin-adi--asya-lale--2453.html#:~:text=Lale%2C%20%C3%BClkede%20son%2010%20y%C4%B1ld%C4%B1r,b%C3%BCy%C3%BCk%20ba%C5%9Far%C4%B1n%C4%B1n%20ilk%20ad%C4%B1m%C4%B1n%C4%B1%20att%C4%B1

Not: Fotoğraflar, Selçuklu, Meram ve Karatay Belediyelerinden alınmıştır.

Yazı Ve Fotoğraf
Mustafa AKGÖL -Gazeteci-Yazar FOTOĞRAFLAR:Selçuklu Belediyesi, Karatay Belediyesi