
Tarihin ve sosyal dokunun estetik mimariyle bütünleştiği, farklı
etnik kökenli toplulukların, dinlerin ve dillerin diyarıdır Mardin. En turistik
ve en popüler ilçesidir; kültür mozaiği Midyat; Mardin’in incisidir. Etimolojik
açıdan incelendiğinde “Mağaralar Kenti” anlamına gelen “Matiate” sözcüğünden ismini
alır. Gümüş işlemeciliğinin telkâri el sanatında vücut bulduğu merkezdir.
Coğrafi olarak Yukarı Mezopotamya’da yer aldığından Asurlular, Sümerler,
Süryaniler, Urartular, Romalılar gibi birçok uygarlıktan miras kalan kültürün
ortak özelliklerini ve yüzyıllarca süren kardeşçe birlikteliğini bizlere sunar.
Arnavut kaldırımlı ara sokaklarda yürürken, geniş avlulu heybetli
evler ve tarihi konaklar, aile ve yuva kavramının sıcaklığını iliklerinizde
hissetmenize yol açar. “Kim bilir ne hayatlar yaşandı bu konaklarda” diye
düşünmeden edemezsiniz. Taşların ahenk içinde diziliminden oluşan ve insanı içine sürükleyen geometri harikası
mimarisiyle hayranlık duyguları
uyandırır bu sokaklar. Çok kültürlü bir yaşamın sonucu olarak, manastırlar,
camiler, kilise ve hanlar, tarihin derin izlerini yansıtır Midyat’ta. Bu
büyüleyici eserler arasında gezinmek, zaman tünelinde yolculuk yapmaya denktir.
İlk olarak Mayıs ayında gitmiştim Midyat’a ve gezmeye
doyamamıştım. Midyat’ın şehirsel dokusunun derinliklerine inip halkı ile
bütünleşerek “Midyat Projemi” gerçekleştirmek için tekrar Midyat’a gitmek
istediğimde, kendimi mimarinin ihtişamlı gücünün sergilendiği bu sanat
platosunda buldum. Büyük bir özlemle ve heyecan içinde hiç vakit kaybetmeden
fotoğraf çekimlerime başladım.
Eski Midyat ve Yeni Midyat (Estel) olarak ikiye ayrılan
Midyat’ta, kendilerine özgü ritüellere sahip topluluklar, yaşam tarzlarını
mekânsal dokuya taşıyarak çok kültürlülüğün temelini oluşturmuşlar.
Bu mistik diyarın ruhunu içime sindirmek için ilk olarak Eski
Midyat’a gittim. Mimariye değer katan Süryanilere ait önemli manastır ve
kiliselerin varlığı, şehir mimarisiyle de bütünleşince, Midyat’ın tarihini
solumak, insanı rüya alemine sürüklüyor. Tarihle kucak kucağa olan bu
yolculukta, sanatsal değer taşıyan geçmişin izlerini sürmek, tutkunun ötesinde
bir duygu Midyat’ta.
Eski Midyat’ın merkezinde tüm ihtişamıyla sizleri karşılar
“Devlet Konukevi.” Tarihin sayfalarında eski bir Süryani konağı iken hizmete
açılan ve dizilere ev sahipliği yapan bu film platosu, taş işçiliğinin
görkemini sunarken, terasından kucakladığı Midyat manzarası büyüleyicidir.
Tarihi dokunun içinde tüm zarafetiyle görsel şölen sergiler
“Meryem ana Manastırı.” Anıtlı Köyü’nün “Kutsal Haç” lı prensesidir. Tarihi
birinci yüzyıla kadar uzanan yapıda bulunan taş işlemelerinin, büyüleyici etkiye sahip
olması ve günümüze kadar orijinal dokusunu koruyarak ulaşması insanda hayranlık
ve şaşkınlık duygularını harekete geçiriyor. İçeriye girdiğinizde, mistik
havayı soluduğunuz, eşine az rastlanacak olan bir sanat abidesi. Hz. İsa’nın
ruhunu simgeleyen güvercin figürlü haç,
dünyada eşi benzeri olmayan bir görüntüye sahiptir. Bundan dolayı,
barışa olan inancı simgeleyen özgün bir manastırdır Meryem Ana Manastırı.
Anıtlı Köyü’nün diğer bir önemli kilisesi “Mor Sobo
Kilisesidir” ki günümüzde sadece kalıntıları kalmıştır.
Anıtlı Köyü’nden çıktıktan sonra yakınında yer alan “İzbırak
Köyü,” “Mor Dimet Kilisesi” ne ev sahipliği yapar. Köyden ayrılan Süryanilerden
kalan evler harabe halinde olsa bile köy, açık hava müzesi gibi etkileyicidir.
Avrupa ülkelerine göç edenlerin, şimdilerde köye gelip yeni binalar inşa ederek
köylerine sahip çıkmaları takdire layıktır.
Mardin’de yer alan ve beni en çok etkileyen Deyrulzafaran
Manastırı’ndan sonra dini merkez olmasının yanında mimarisi ile de etkileyici
olan “Mor Gabriel Manastırı,” mavi fonda gökyüzüne yükselen çan kuleleriyle bir
tablo sergiler Midyat’ta. 397 yılında kurulmuş olan en eski Ortodoks Süryani
manastırıdır. Bizans Dönemi sanatının görkemli örneğini sergileyen Mor Gabriel
Manastırı’nın bölümlerini Ana Kilise, Meryem Ana Kilisesi, Azizler Evi ve
sekizgen biçimli kubbesiyle geometri şaheseri Theodora Kubbesi oluşturmakta.
Devlet Konukevi’nin terasından çan kulesi ile yükselen
siluetiyle manzaraya renk katar “Süryani Protestan Beth-il Kilisesi.” Protestan
Süryaniler tarafından 1900 yılı başlarında inşa edilmiştir.
Taş evler arasından süzülen heybetiyle dikkat çeker “Mor
Sharbel Kilisesi.” Ustaca yapılan taş işlemelerin zamana meydan okuyan mükemmelliği
büyüleyicidir.
Taş oymalı mimarisiyle avlulu cami şeklindedir “Cevat Paşa
Camii.” 1800 yılında yapılan ve dikdörtgen mimariye sahip sade bir yapıdır “Ulu
Camii.”
Farklı uygarlıkların kültürel bileşkesi içinde ortak bir
değer olan hoşgörüyü, birlikte yaşamanın kurallarına uygulayarak, kardeşliği
günümüze kadar yaşatmakta olan Midyat’ta, bu kültür deseni içinde Türkler,
Süryaniler, Araplar ve Kürtlerin yanında farklı bir inanca sahip Ezidiler
önemli bir yer tutmaktadır. Midyat’ın bir köyü olan “Güven Köyü,” tamamen
boşaltılmış ve Avrupa ülkelerine göç etmiş Ezidi köyüdür. Köyün en etkileyici
mekanı kabristanıdır. Ezidiler, Tanrı Azda’nın yarattığı ve görevlendirdiği Melek
Tavus’un, evreni ve insanı yarattığına inanırlar. Melek Tavus bir Tavus Kuşu ile
simgelenir. Büyük bir titizlikle hazırlanan kabristan taşlarında tavus kuşu
figürü ön plandadır. Köy terkedilmiş olsa da bir antik kent havasını yaşatır
ziyaretçilerine.
Yüzlerce yıldır Süryanilerin yaşadığı ve günümüzde kalabalık
olmayan tarihi bir köydür “Elbeğendi Köyü.” Lezzetli Süryani pizzalarıyla ün
yapan köy, tarihi bir atmosferde harika bir ziyafet için vazgeçilmezdir.
Tarihi dokusu ve mimarisiyle geçmişin derinliklerine bir
zaman yolculuğuna çıkmak için etkileyici mekandır “Gelüşke Han.” 1903 yılında
Süryani Musa Samas tarafından inşa edilmiştir ve zamanında ticaret ve konaklama
merkezi olarak kullanılmıştır. Günümüzde yöresel yemeklerin sunulduğu
restoranı, şadırvanlı bahçesi, süs havuzları ve otantik dekorasyonuyla taş
odaları ilgi çekicidir. Hanın içinde Süryani Odası, Türk Odası ve Kürt Ezidi
Odaları ile bir stüdyoyu andırır Gelüşke Han.
Gümüş ve telkâri alışverişi yapmak için “Kuyumcular Çarşısı”
zengin seçenekler sergiler ziyaretçilerine. Lezzetli Süryani şaraplarını
tadarak alabileceğiniz yegane yerdir Midyat. Özellikle “Dionysos Süryani
Şarapçılık” mağazasında tattığım doğal ve alkolsüz şarabın tadını asla
unutamam. Sahibi Corc Sever’in misafirperverliğinde ve rehberliğinde gezdiğim
kiliseler, yaptığı açıklamalarla daha bir anlam kazandı. Ayrıca “Engin Gürkan
Dizayn” ın sahibi ile tanışmamı sağlaması ve telkâri ustası Engin Bey’in gümüşü
dantel gibi işlemesini fotoğraf kareme almak beni çok mutlu etti.
Tarihi yapılar ile modern binaların bir harmoni içinde dans
ettiği bölgedir “Estel.”
Midyat evlerine özgü odaların sergilendiği ve geleneksel
yaşam tarzını yansıtan dekorasyonuyla, Midyat kültürünü gözler önüne serer
“Estel Kültür Evi.” Geçmiş döneme bir yolculuğa çıkarır ziyaretçilerini bu
simgesel yapı.
Yer altındaki bir mağara ve üst katındaki iç mimarisi ile
insanı büyüler “Estel Han Kent Müzesi.” Tarihi eşyaların incelikle sergilendiği
yapı, özellikle antika eşya severler için merak uyandırmakta. Labirent
şeklindeki odalara açılan mağarada eski tarım araçları, geçmiş dönemde
kullanılan eşyalar sergilenmekte.
Sadece olağanüstü mimarisi ile bütünleşmiş olması değil,
kültürel birikimine de sahip çıkmasıyla da önemlidir Midyat. Bu gerçeği,
sokaklarında, caddelerinde yürürken iliklerine kadar hissediyor insan. Buralara
bir matematik disiplinine sahip mühendisin düşünce, duygu ve eli değmiş diye
düşünmeden edemiyorsunuz. Coğrafi
özellikleri, kültürel zenginlikleri ile ilçe olmaktan ötürü gelişip büyümesiyle
de “şehir” olmaya layık olan Midyat, bunu
geçmiş dönemde milletvekili ve günümüzde Midyat Belediye Başkanı olan Veysi
Şahin’e borçlu olduğunu unutmamalıdır. İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu
İnşaat Mühendisi olduğunu beni misafir edip kendisiyle tanıştığımda öğrendim ve
bir kez daha hislerimin beni yanıltmadığını anlayarak mutlu oldum. Aynı
üniversiteden mezun olmanın sevinci de buna eklenince mutluluğum bir kat daha
arttı. “Unesco Kültür ve Kongre Merkezi Projesi,” “Estel Kent Meydanı Kentsel
Dönüşüm Projesi,” “Sokak, Cadde ve Çarşı Sağlıklaştırma ve Cephe Yenileme
Çalışmaları,” “Spor Kompleksi, Gençlik Merkezi, Semt Sahaları, Müzeler,
Kütüphaneler” projelerine ilaveten halen sürmekte olan “Matiate Yeraltı Şehri
Projesi” ile alışılagelmişin dışında olağanüstü bir başkanlık icra etmekte
Veysi Şahin. Kendisiyle sohbetim sırasında özellikle kız çocuklarının eğitimine
verdiği önemi fark ettiğimde çok duygulandım. Öyle ki, Midyat’ta Sanat ve
Tasarım Fakültesi kurulmasını sağlamış ve bunun için de şart olan barınma
ihtiyacı için merhum anne ve babasının hayrına 200 kişilik kız öğrenci yurdu
yaptırmıştır. Makam aracı kullanmayan, başkanlık aracını engelli kız
çocuklarına bağışlayan ve yaptığı projelerle Midyat’a çağ atlatan ve parlayan
yıldız olmasını sağlayan Veysi Şahin’in, “Projeci Başkan” olarak
nitelendirildiğini insanlarla sohbet ederken öğrendim. Benim için de “Proje
Kralı Başkan” sıfatı ile marka olmayı çoktan hak etmiş, kişiliği ile de güven
veren, kalender bir insan Veysi Şahin.
Midyat’ta geçmişe yolculuk yapmamı ve tarihle bütünleşerek Midyat
Projemi hayata geçirmemde misafirperverliğini, desteğini ve paha biçilmez
dostluğunu esirgemeyen ve iyi ki tanıdığım dediğim, Midyat Belediye Başkanı
Veysi Şahin’e ve Midyat İlçe Emniyet Müdürü Orhan Koç’a sonsuz teşekkür ederim.
Tarihi dokunun içinde zarafet ve mükemmelliğin birleşimini
görsel şölene dönüştürerek, ruhunuzu harekete geçirmek ve geçmişle gelecek arasında
bir köprü yaratmak için farklı din, dil ve kültürlerin hoşgörü ve kardeşlik
çatısı altında toplandığı sanat diyarı Midyat bekler sizi.
Yazı Ve Fotoğraf
PROF. DR. ZERRİN ŞENTÜRK