
“Olmaya devlet
cihanda bir nefes sıhhat gibi” (Kanuni)
Evet, bir nefes sıhhat… Dünyadaki en büyük zenginliğimiz…
Yaratıcının bize bahşettiği en büyük hazine…Çok zaman onu unutsak da.Neden
bunlardan bahsediyorum? İnsanoğluyuz. Kimi zaman sapasağlamız kimi zaman bir
çöpü kıpırdatamayacak kadar güçsüz. Allah’ın bize bir imtihan olarak verdiği
hastalıkların tüm şifasını da yine yüce Yaratıcı, insanoğluna sunmuştur.
Anamur, cennet ülkemizin en güzel köşelerinden biridir. Anamur’a tatil amaçlı
giden herkes, ilçede bir geziye çıktığında deniz haricinde birçok güzelliğe
şahit olacaktır. Anamur’un yerlisi olan
birkaç kişiyle sohbet ettik, “Nerelere, nasıl gidebiliriz?” diye.Bildiğimiz
yerlerin dışında bir yer söylediler. İsmi de kulağa değişik gelen bir yer
dikkatimizi çekti.
KÖŞEKBÜKÜ MAĞARASI
“Anamur’a 15 km uzaklıkta bulunan Ovabaşı köyünden geçerek
bu mağaraya ulaşabiliyoruz.” diyorum ama biraz zahmetli… Bize, tabelaların
mağaraya götüreceğini, söylemişlerdi ama mağarayı gösteren tek tabelanın
kurumuş otların arasında kaybolmuş olduğunu gördük. Aslında karşılaşacağımız
durumun habercisi bu tabelaydı belki de… Zor da olsa Toroslar içerisine uzanan
dar bir yokuştan, U dönemeçli bozuk yollardan ulaştık mağaraya. Mağaranın
ağzında bulunan bilgi tabelası tahrip edilmiş. Yirmi metre ileride, önceden
kafeterya olarak kullanıldığı söylenen, şu an ise tam bir virane olan yıkılmış
bir yapı bulunuyor. Mağaranın demir
kapısı ise kırılmış ve ağzına kadar açık. Mağaranın girişinden itibaren mağara
içlerine kadar uzanan demir korkuluklu merdivenler yapılmış. Birkaç yıl önce,
turizme kazandırmak amacıyla mağaraya ışık çekilmiş ve mağaranın içi
aydınlatılmış. Ama şimdi bunların hepsi bozulmuş vaziyette. Mağara tam bir
zifiri karanlık içerisinde. Mağaranın merdivenleri tamamen harap olmuş ve bu
görüntü yıllar öncesine ait bir yıkıntının görüntüsünü temsil ediyordu.
Allahtan yanımızda fenerler ve telefonlarımızın ışıkları bulunuyordu.
Bunlar hep olumsuz ve kızgın olduğum yönleriydi. Gelelim
asıl meseleye…Unutun bu söylediklerimi ve anlatacaklarıma dikkat edin!
KÖŞEKBÜKÜ ASTIM
MAĞARASI
Evet, önce mağaranın isminden başlayalım.
Anlatılanlara göre bu bölge Yörüklerin geçiş güzergâhı imiş.
Yörük kültüründe develer önemli bir yere sahiptir. Yörük göçleri hep bu develer
üzerinden taşınır. Rivayete göre yine bir göç sırasında devenin birinin doğum
sancısı tutmuş. Hem de o dar ormanlık patika yolda. Bu arada, birde şiddetli
yağmur başlamış. Yağmurdan korunma amacıyla bir oyuğa sığınmışlar. O oyukta
doğum yapan devenin yavrusu oyuğun iç kısmına doğru kaçmış. Yörükler
bağırmış:“Köşek oyuğa kaçtı!” Arkasından giden Yörükler, doğa harikası o
muhteşem mağarayı bulmuşlar. Köşek, deve yavrusu; bük ise; dönemeç demektir.
Yörükler,“deve yavrusunun doğduğu dönemeç” anlamına gelen Köşekbükü Mağarası
adını vermişler bu mağaraya. Mağara 225 milyon yılda oluşmuş ve damlayan
suların bıraktığı kireçten oluşan sarkıt ve dikitler var. Mağara içinde her
mevsim 18 derece sabit sıcaklık, %80-85 oranında nem, 160-162 milibar arasında
değişmeyen basınç bulunuyor. İşte bu ölçüler de astım hastalarının iyileşmesi
için en uygun değerler. Düzenli bir program içinde ve her defasında 4'er
saatlik zaman dilimleri içinde kalmak şartıyla astım hastalarının şifa bulduğu
söyleniyor.Mağaranın toplam genişliği 500 m2’yi bulmakta veKöşekbükü Mağarası
üç bölümden oluşmaktadır: İlk bölüm olan Şifa Bölümü’nde damlayan suların
sesini, serinliğini ve suyun geride bıraktığı görsel güzelliği fark
edebiliyoruz. İkinci bölüm olan Huzur Bölümü çok geniş ve yüksek; burada,
damlayan suların olmadığı, insana huzur veren bir sessizlik var. Mağaranın en
derin bölgesi olan Dilek Bölümü’nde ise; tuttuğunuz dileğin yerine geldiği
söyleniyor. Kapı önündeki yazılarının çoğu silinmiş tabelada ise “Yıllardan
beri herkes; mağaranın Şifa Bölümü’nde sağlık, Huzur Bölümü’nde rahatlık, Dilek
Bölümü’nde ise mutluluk aramıştır. Dileriz, sizde bu mağara ile sağlıklı,
huzurlu ve mutlu olursunuz.” yazmakta.
Mağarada yaklaşık 2 saat kaldık. O kadar rahatlamıştık ki
neredeyse “Buradan hiç çıkmayalım!” dedik birbirimize.
Dışarı çıktığımızda, tam karşımızda yüksek ağaçlarıyla orman
bizi karşılıyor. Mağaranın hem üstünü hem de geliş yolunu takiben sağlı ve
sollu Harnup (Keçiboynuzu) ağaçları bulunuyor.
Eğer Anamur’a yolunuz düşerse Allah’ın bize sunduğu
hazinelerinden birisi olan Köşekbükü Astım Mağarası’na mutlaka uğrayın.
Yazı Ve Fotoğraf
Hasan Hüseyin GÜNGÖR