KONYA’NIN GÜLÜ KIRMIZILI KADIN

Sultan bugün 70 yaşında, onu kırmızılara mahkûm eden adam vefat etmiş. Sultana “Ramazan ölmüş diyoruz” Hiç üzerine basmıyor ve şöyle diyor “He öyle diyorlar. Ona da Sultan ölmüş demişler…”

 

Gerçek ismi Sultan Özcan ama kimse bilmiyor, herkes onu Kırmızılı Kadın olarak biliyor. O yaptığı hiçbir şeyi fenomen olmak için yapmadı. Yaşadıkları onu bu noktaya getirdi ve o şimdi herkesin sevdiği kırmızılı kadın ve Konya’nın gülü.

Kırmızılı Kadın neden hep kırmızı renkli elbiseler giyiyor, Kırmızılı makyajlar yapıp, kırmızı aksesuarlar kullanıyor? Bu kırmızı sevdası yada takıntısı nereden geliyor? Tüm bu soruları cevaplamadan önce onu biraz tanıyalım. Anlattıklarından bu sorular zaten kendiliğinden cevap bulacak.


Adı Sultan Özcan Nam-ı diğer Kırmızılı Kadın 1952 doğumlu. Bugün 70 yaşında ama sorduğunuzda 48 yaşındayım diyor. Aksaray ilinin Ortaköy ilçesinin Cumali köyünde doğmuş.15 Yaşındayken çocukluk aşkı ilkokul öğretmeniyle evlenmiş. Yirmi yıl evli kaldığı eşiyle çeşitli şehirlerde yaşamış.20 yıl evli kaldığı eşinden 1995 yılında çocuk olmadığı için ayrılmış. Ayrılık sonrası annesinin evine, Aksaray’a dönen Sultan burada psikolojik tedavi görmek zorunda kalmış. Sultan Özcan 2006 yılında duygu durumu bozukluğu teşhisiyle % 80 engelli raporu almış. Bir süre sonra annesini kaybeden Sultan, Konya’ya abisinin yanına taşınmış. Abisinin evinin altındaki bodrumda bir süre yaşamış. Sonra abisi evinin yanına tek oda bir ev yapmış ve şimdi orada yaşıyor.

Gelelim Sultan’ın kırmızı tutkusunun ne zaman ve neden başladığına. Sultan Özcan'ın kırmızı renk tutkusu Hakkâri’de başlamış. Çocukluk aşkı ve eşi ile Hakkâri’de bir alış veriş merkezini gezerlerken kırmızı elbise giymiş bir Kürt kızı görmüşler. Eşi "Ne kadar güzel kız baksana" deyince hemen koşup kırmızı elbiseler alarak o Kürt kızı gibi giyinmiş. Aman ona imrenmesin başka kimseye bakmasın diye kırmızılar giyer olmuş. Çocuklarının olmaması evliliklerinde sorun olmaya başlayınca, Sultan kocasını kaybetmemek için her şeyi yapar olmuş. Buna rağmen çocuğun olmaması 20 yıllık evliliği yıkmış. Bu son Sultanı bambaşka bir hayata sürüklemiş. Öğretmen eşi ile geçirdiği mutlu yıllardan sonra ona kırmızılı günler kalmış. Belki mutlu olurum diye İmam nikâhıyla ikinci bir evlilik yapmış ama oda bir yıl sürmüş. Öğretmen eşi evlenmiş çoluk çocuğa karışmış. Sultan ondan her haber aldıkça kırmızılara daha çok bürünür olmuş. Yansızlıktan kurtulmak için denemeleri olmuş ama sonuçsuz kalmış.

Sultan bugün yalnız yaşıyor. Yani Kırmızılı Kadın hayatından memnun. 25 yıldır her gün belli bir saatte evinden çıkıp otobüsle çarşı merkezine iniyor. Özellikle eski garaj ve Aziziye Camii civarında parklarda oturup vakit geçiriyor. Evine dönme vakti geldiğinde onu çok seven esnaftan alış verişini yapıp evine dönüyor. Hafta içi her gün aynı saatte evinden çıkıyor ve her gün aynı otobüs saatinde evine dönüyor.

Bu bayramda onu evinde ziyaret ettik. Avlu içerisinde bir binanın yamacına iliştirilmiş tek oda şirin bir ev. Beyaz boyalı mor kapısında bir kalp resmi olan evin kapısını çalıyoruz. Kapıyı Kırmızı elbiselerini giymiş, makyacını yapmış sultan açıyor. Bizi içeri buyur ediyor. İçeri girer girmez kolonya ve şeker ikram ediyor. Sohbete başlıyoruz, eski albümlerden resimlerden göstermeye başlıyor. Sohbet koyulaştıkça size aktardığım hayat hikâyesini anlatıyor. Çoğu zaman hüzünleniyoruz. Zaman ilerleyince bize kahve içelim diyor ve ekliyor “Çayı pek sevmem kahve içerim” diyor. O kahveleri hazırlarken eve şöyle bir göz gezdiriyorum. Kapının sağ yanında bir yatak, yatağın boyunda ince uzun bir ayna. Yatağın ayakucunda 51 ekran bir tüplü televizyon duruyor. Televizyonun arkası mutfak tezgâhı. Duvara asılmış rafta kırmızı tabaklar, tezgâh üzerinde sebzeler ve ufak mutfak tüpü bulunuyor. Tezgâhın hemen solunda perde ile kapatılmış wc ve banyo. Odanın geri kalanında bir koltuk ve bir kaş eşya bulunuyor. Askıda kırmızı elbiseler, küçük dolapta kırmızı tas tabak var.

Kahvelerimizi içiyoruz ve izin istiyoruz.

Kırmızı elbisesini giyip kırmızı makyajını yapan, kırmızı takılar takan Sultan “Ben otobüsün muaviniyim” diyor. Kayalı parkta otobüsten inen Kırmızı Kadın ağır adımlarla bedestenden geçerek Aziziye Cami yanındaki parka oturuyor. Onu gören her kes onunla fotoğraf çektirip, sohbet ediyor. Bu Sultan’ın çok hoşuna gidiyor. Sultan “Böyle vaktim güzel geçiyor” diyor. Hafta sonları hariç Kırmızılı Kadının günleri yılları böyle geçiyor. Hafta sonları ya evden çıkmıyor yada aile vede komşularıyla vakit geçiriyor. Sadece doğum günlerinde mavi elbiseler giyiyormuş. Telefon kullanmıyor.Yemek yapmayı sevdiğini söyleyen Sultan eve dönünce yemek yapıp, yedikten sonra biraz televizyon seyredip uyuyormuş. Yeniden evlenmeyi düşünüyor musun diye sorduğumuz Sultan "Bak hele benim adım ne Sultan, bekârlık Sultanlık değil mi?"diyor ve konuyu kapatıyor.

Sultan bugün 70 yaşında, onu kırmızılara mahkûm eden adam vefat etmiş. Sultana “Ramazan ölmüş diyoruz” Hiç üzerine basmıyor ve şöyle diyor “He öyle diyorlar. Ona da Sultan ölmüş demişler…”


Yazı Ve Fotoğraf
Ali Sami Palaz