KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN CENNET DADAY

Daday’ın adını daha önce hiç duydunuz mu?  Eminim çok kişi, orası da neresi diyecektir. Batı Karadeniz’de Kastamonu’nun keşfedilmeyi bekleyen şirin mi şirin bir kasabasından bahsediyorum  size. Gerçekten de cennet tasvirlerine benzeyen bir ülkede yaşıyoruz ve görülecek ne çok yer  var  hala.

Daday, Zirvesi 1780 metreyi bulan Ballıdağ’ın eteklerinde, İsviçre Alplerinin havasına emsal gösterilen ,Sarıçam, Karaçam, Kayın, Meşe, Köknar ağaçlarıyla kaplı binlerce dönüm ormanıyla dünyanın sayılı oksijen depolarından birisi . Çok zengin bir fauna ve floraya sahip. Doğanın içinde gezerken alıç, ahlat, kızılcık gibi marmelatlarıyla masanıza renk ve lezzet katacak ürünleri dalından , rahatlıkla toplayabileceğiniz bereketli bir coğrafya...

 

10 bine yakın yerleşik insanın yaşadığı Daday’da yaz mevsiminin  ayrı, kış mevsiminin  ayrı bir  tadı var. Hele sonbaharı görülmeye değer.

 

Hani  sonbaharın bir yüzünde hüzün vardır ya , gri bulutlar kendini gösterir, yapraklar  sararır ,  sonra   dökülür.

 Aslında bir  tablo güzelliği alır etrafı, Daday’da  sonbarın  bereketli yüzünü  hissedersiniz.   Nasıl mı?  Emeğin  karşılığını bulduğu zamandır aslında sonbahar. Hasat zamanıdır., İyi baktığınızda topraktan verim aldığınız , ektiğiniz biçtiğiniz ürününüzü,  tarladan, bahçeden kaldırdığınız zamandır. Buğdayların biçildiği, değirmenlerde öğütülüp , kışa hazırlıkların yapıldığı işi, gücü, telaşı çok mevsimdir

. Turşuların, reçellerin hazırlandığı, yufkaların kurutulup kaldırıldığı, marmelatların kaynatıldığı çok güzel bir mevsimdir.


Bizde bir grup gezgin işte tam da  böyle  bir zamanda Daday’a yolumuzu düşürdük. Daha doğrusu çok güzel bir davet aldık. İksir  Hasat Şenliği’ne katıldık.

Şenliğe,  Daday Belediyesi ile işbirliği içerisinde bölgenin en büyük yatırımcılarından birisi olan İksir Resort Town Yaşam Kasabası’nın Kurucusu İksir Aydın ev sahipliği yaptı.

Rüya gibi bir tesiste, Daday’ı doğası ve tüm kültürel özellikleriyle yaşadığımız dolu dolu  3 gün geçirdik. Geleneksel döğenle harman yapılmasını, başakla samanın ayrılmasını izledik. Doğadan toplanan yöresel ürünlerle, marmelat, pekmez, turşu yapımı gerçekleştirdik. Köy pazarında sohbetler edip, köylülerle şakalaştık. Doğal terayağın, yoğurdun tadına baktık.

 Yolumuzu elbetteki  Kastamonu’ya da düşürdük.

İşte bu geziden satırlarımıza ve fotoğraf karelerimize yansıyanlar;

 

Daday adının Türk - İslam çağından önce Dadybra olduğunu, MS. 6. Yüzyılda yaşayan Harekles’in (Synekdemos) adlı eserinden öğreniyoruz. Orman yetişmesine elverişli topraklar anlamına geldiği söylenen bu ismin gerçekte de öyle olduğunu baktığımız her yerde görüyoruz.

Maşadüzü, Soğuçova, Halaçoluğu, Elveren, Kelebek en meşhur yaylaları, Yumurtacı, Taşçılar ve Bezirgan Hazım  Kılıç Göletleri mesire yerleridir.

 

Yaylalarda bulunan ve eczacılıkta da kullanılan çiçeklerden bazıları ;Yabani Gonca , Kan Damlası, Çoban Çantası , Kadın Tuzluğu , Yüksük otu, Orkide, Kantoron, Yabani Hardal, Ardıç türleri. Baharda rengarenk kelebekler gerçekten görülmeye değer.

 

Yöresel el sanatları bakımından da zengin bir ilçe Daday. Geçmişten günümüze hala devam ettirilmeye çalışılan el sanatları içerisinde, yayık, çalmaç, tıkır, güvlek en orjinal olanları.  Köknar ağacı yarılarak, sonrasında ateşte kurutularak hazırlanan bu parçalar yapılacak işe göre değişik formlar alsada işlev olarak içine konan süt, yogurt veya suyun kokmamasını sağlıyorlar. Gökçe ağaç kullanılarak yapılan otantik sandalyeleri de ayrı bir ustalık Daday’da. Hala basit tezgazlarda, standart bir üretimi olmayan kendine özgü formlarıyla el dokumları ise ayrı bir özellik taşıyor.

 

Daday’ın Cumhuriyet tarihinde de özel bir yerivar . Biz bu güzel kasabada  30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine denk geldik .

 

Kılık kıyafet inkılabı için Kastamonu’ya gelen Atatürk,  30 Ağustos 1925 günü Daday’ı ziyaret ettiği için halk  bunu bir yıldönümü olarak kabul ediyor  ve  her yıl  30 Ağustos’u büyük bir zaferle kutluyorlar. Gelenek haline getirdikleri at yarışları ile bir festival havasında,  coşku içerisinde zafer günümüzü  kutluyorlar. Ataürk’ü Kıyık Tepesi’nde atlıların karşılaması bugünkü at yarışlarına ilham kaynağı olmuştur deniyor. Yine anlatılanlara göre Atatürk, Daday’dan ayrılırken , Kıyık’ta otomobilden iner ve şöyle der; “durun, şu güzel Daday’a bir kez daha bakayım”..

 

Kaya mezarları, konakları, mağara ve mabetleri de görülmeye değer yerler arasında olan Daday’ın yemeklerine değinmeden elbetteki bu yazı bitmez. Yörenin mahalli yiyeceklerinin başında etli ekmek geliyor. Bunun yanısıra kızılcık tarhanası, banduma, ekşili pilav, üryani eriği hoşafı, Ecevit çorbası, müsellim sarma, kaşık helva , simit tiridinin tadına bakmadan da dönmemek lazım…

 

 

 

 

Ekim Sonu  - Kasım başı  Kanlıca Mantarı, tanıma, toplama, közde pişirme şenliği…

 

Ekim sonu ve Kasım ayının ilk günleri, tam da Kanlıca mantarı yeme zamanıdır.

Yağmurlar çisil çisil yağar, ardından güneş toprağı azıcık ısıtır ve birbirinden lezzetli kanlıca mantarları bitiverir. Kanlıca mantarını tanıma, toplama, közde pişirme şenlikleri, İksir Resort Town Yaşam ve Tatil Kasabası’nda, Ekim sonu ve Kasım ayında düzenleniyor.

Kastamonu Daday’da, Mikolog (mantarbilimci) Jilber Barutçiyan’ın katılımıyla yapılacak workshop eşliğinde; gündüz ormanda kanlıca mantarı, teltel mantarı, Borazan mantarı gibi mantar türlerini tanıma ve toplama etkinliği gerçekleştirilirken, akşam yemeğinde katılımcıların topladıkları mantarlardan, İksir Resort Town’un mutfağı tarafından hazırlanacak mantar yemekleri tadılacak.

Mantarlar, sonbaharın şapkalı yıldızlarıdır. Turşu, güveç, ızgara ve közde olarak tüketebileceğiniz, hatta böreklerde de yer alabilen bir doğa harikası olan mantarları, bir sonbahar günü doğayı keşfe çıkarak, kendiniz toplamayı istemez misiniz?

 

 

 

 

Daday’da Bir Başarı Hikayesi

 

Doğanın kalbine, İksir Hanım Dokunuşu

 

Matematik Öğretmeni İksir Sema Aydın’ın, doğduğu topraklara dönüşünün hikayesi olan İksir Resort Town, hem geçmişe yapılan bir yolculuk, hem de bir girişimcilik macerası… 

Babasının memuriyetinden dolayı Daday’dan uzak bir yaşam süren İksir Hanım, doğduğu yerle bağını yaşamı boyunca hiç koparmıyor. İki kızının da desteğiyle birlikte, 1926 yılında inşaa edilmiş tarihi bir konağı restore ederek, çocukluk hayallerini gerçeğe dönüştürme ve doğduğu yere vefasını ödeme imkanı buluyor. İksir Hanım’ın, Daday’dan ayrı geçirdiği yılların özlemi, bölgenin bereketli toprakları ve eşsiz doğasının tam ortasında konumlandırdığı Tatil ve Yaşam Kasabası İksir Resort Town’a dönüşüyor.

 

Kastamonu’nun köklü yöresel kültürünü, doğasını, özgün mimarisini, gastronomisini örneklerle misafirlerine sunmak, spa, spor ve el becerileri aktiviteleri ile bir deneyim kasabası oluşturmak isteyen İksir Hanım, el değmemiş doğanın ve uzun yıllara dayanan kültürün Türkiye’nin ve dünyanın her yerinden gelen turistlere tanıtılması ve yaşatılması amacıyla yola çıkıyor.

 

İlk İksir Hanım Konağı ile başlayan girişim, bugün toplamda 60 oda kapasitesine sahip, 60.000 m2 üzerine kurulmuş zengin bir tesis haline geliyor. Ziyaretçilerin çiftlikte yetiştirilen katkısız ve doğal ürünleri tatmaları, çevreye yapacağı doğa safarileri, hayvanlarla tanışmaları ve ormanın bilinmezlerini keşfetmeleri, İksir Hanım’ın hayallerinin çıkış noktası oluyor.  Samanlığın dahi ince dokunuşlarla bir restoran haline getirildiği İksir Resort Town, yöresel lezzetlerin sergilendiği, kullanılan tüm ürünlerin İksir Hanım Çiftliği’nde yetiştiği, misafirlerin hem doğa, hem spor anlamında yeni deneyimler ile tanışacağı bir Tatil ve Yaşam Kasabası haline geliyor.

 

Bir çocukluk hayali ile başlayan ve bir başarı hikayesine dönüşen girişimi ile İksir Hanım; bu yıl Garanti Bankası, Ekonomist Dergisi ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) işbirliğiyle düzenlenen yarışmada, Türkiye’nin Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimcisi Ödülü’ne layık görülmüştür.

 

 

 

 

 

Yazı Ve Fotoğraf
Betül ALTINBAŞAK