
Dostum
Hanif Bey’in Mombasa’daki ofisinde çalışan Said, bizi araçla otogardan alıp
okyanus kıyısındaki güzel villaya götürdü. Orada birkaç saat dinlenip bir araba
ile Lamu’ya gideceğiz. Yol boyunca uçsuz bucaksız kauçuk tarlaları, sık
ormanlar ve özellikle Kenya’nın simgesi olan “Baobab” ağaçları… Boyları 18-20 m,
gövde yarıçapları 7-11m’yı bulan bu ağaçlar ve mango ağaçları bize eşlik ediyor.
3-4
saatlik yolculuktan sonra Malindi şehrine varıyoruz. Hint Okyanusu kıyısında,
Galana Nehri ağzında yer alan yaklaşık 200 bin nüfuslu 13. yy.dan beri Swahili yerleşkesi
olan bir şehir. Swahili mimarisinin örneklerinin görüldüğü burada Müslümanlar
çoğunlukta.
Lamu’ya
doğru devam ediyoruz. Gün bitiyor, üzerimize karanlık çöküyor ve yol uzadıkça
uzuyor. Köylerden geçiyoruz artık. Elektriği
olmayan, medeniyetin giderek kendini tükettiği bölgedeyiz. İnsanların onca imkânsızlıklara
rağmen var olma savaşı verdiği yer burası.
Akşam
21.00 gibi bir yerleşim noktasına geldik. Elindeki bir el lambası ile bize
refakat eden bir yerli ile aracımızı park ediyoruz. Dostumuzun yerel dilde konuştuğu
kişi, bizi ve sırt çantalarımızı alıyor ve ahşap, iptidai tekneye, el
yordamıyla da olsa karanlıkta biniyoruz.
Açıldık
karanlığın içine doğru. Yaklaşık 20-30 dk. sonra Lamu Adası’nda olacağız. Uzakta,
bir sarı ışık noktası, yaklaştıkça ışığın büyüdüğünü, adada elektrik olduğunu anlıyoruz. Bu, bizi
mutlu ediyor. Suyun bizi ıslatmasına aldırış bile etmiyoruz.
Lamu’ya
hoş geldik. “Zaviye” dedikleri, kalacağımız yere doğru gidiyoruz. Zaviye, bir
nevi tekke, Şeyh Nazım Kıbrısi(ks)’nin yaptırdığını söylüyorlar. 100 yıldan
fazladır süregelen, dört günlük mevlit programına katılım her yıl arttığından
ancak 5 katlı binanın terasında altımıza, bulduğumuz bir bez ve üzerimize
yıldızlı gökyüzünü çekerek uyuyoruz. Sıcak iklim olduğu için üşümüyoruz.
Bu
yıl 126.sı yapılacak olan ve her yıl Rebiyülevvel ayının son haftasında 4 gün
kutlanan Mevlid, bizim bildiğimiz mevlit anlayışının çok ötesinde. Kendine has
farklı formları olan, bir tarafıyla da
bir festival olarak kutlanıyor. Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)’in doğum günü;
bu geleneği başlatan ve bütün bölgenin irşadını sağlayan kişi “Seyyid Habib Salih
bin Alwy (1853-1936.) “Soyu İmam Ali bin Ebi Talib’e dayanmakta. Aslen Yemen
Hadramaut’lu olup Komor Adaları’ndan gelip Lamu’da ikamet ederek bütün bölgeyi irşat
etmiş, bir İslam âlimi ve herbalist.
Seyyid
Habib Salih tarafından yaptırılmış olan Riadha Camii ve etrafını merkez alan mevlit
programına katılmak üzere sabah namazını kılıyoruz. Ardından, zikirler
başlıyor. Peygamber Efendimiz’in anlatıldığı kutlu doğum programı için Afrika’daki
İslam mimarisinin kendine has, güzel örneklerinden biri olan Riadha Camii’nin
içi süslenmiş, dışı gece için ışıklandırılmış.
Naatlar
ve ilahilerin ardından yaklaşık iki saate yakın camide bulunuyoruz. Ardından
dışarıda toprak bir meydan üzerine çakılmış kazıklar görüyoruz. Merak edip
sorduğumuzda, akşamki törenlerde kullanılacak davulların bağlandığını,
söylüyorlar. İlginç bir gelenek…
Meydanın
bir tarafında şimdilerde müze gibi korumaya çalıştıkları Seyyid Habib Salih’in evi
var. Geleneksel seremoni içinde bu evin gezilmesi de söz konusu. Cami ve
etrafına yayılmış etkinliklere her yıl Müslüman âlimler, ruhani liderler, kanaat
önderleri ve sufilerle birlikte Kenya, Komor, Yemen, Umman, Sudan, Somali,
Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Kuzey Kıbrıs, Tanzanya, Uganda ve
Birleşik Krallık, Madagaskar, Seyşel Adaları ve Mauritius gibi ülkelerden gelen
yaklaşık 20 bin kişi mevlide katılıyor. Burası Afrika’da bir inanç turizminin
merkezi olmuş durumda.
Lamu
halkı, en yaşlısından çocuk yaştakilere kadar bu kutlamalara katılıyor. Misafirlere
her öğünde yemekler ikram ediliyorlar. Yardım kuruluşları, ilk yardım ve sağlık
bakım kabinleri kurmuşlar. Caminin meydana açılan kapısının sol yanına hayır
çadırları kurulmuş. Etraf süslenmiş, tam bir festival havasında. Manevi bir
iklim hâkim adaya. Bunu her yerde hissediyorsunuz. Yalnız başımıza çıkıp
gezdiğimiz zamanlarda, ara sokaklarda fakir fakat gönlü zengin insanlar meyve
ikram etmek istiyorlar bize.
Sahilde
büyük bir avlu, konser alanı olarak düzenlenmiş. Etrafı binalarla çevrili
asırlık bir ağacın altında birazdan Tanzanyalı genç sufilerin konserini
izleyeceğiz. İğne atsan yere düşmüyor. Tıklım tıklım doldurmuş koca avluyu
peygamber sevgisi. Bize de bir yer bulup oturtuyorlar. Konser başlıyor.
Tanzanyalı sufiler çocuk denecek yaşta, 15-18 yaşında gençler. Mübalağa etmiş
olmak istemem, lakin hayatımda izlediğim ve bu kadar etkilendiğim başka bir
konser olmadı. Muhteşem ses ve coğrafyanın ahengi beni derinden etkiledi.
Perşembe
akşamı, yatsı namazı topluca camide kılındıktan sonra toprak meydanda Mevlid
başlıyor. Seyyid Habib Salih’in soyundan gelen kanaat önderleri nezaretinde bir
yürüyüş kolu şeklinde meydanın sonundan başlayıp ellerinde çubuklar, asalar ile
geleneksel kıyafetleri ile sufiler ve ritüeller… İlginç yerel dans figürlerinin
zikir formuna dönüştürtmüş bir şekli gibi ilk kez rastladığım bir sufi ritüeli
oldu benim için. Fakat son derece etkileyici ve görkemli davullar çalınıyor,
sesli salavatlar getiriliyor, sanki tüm ada bu manevi coşkuyla sarsılıyor.
Bugün
Cuma, mevlit programının son günü. Hazırlanıp cuma namazı için Lamu Riadha
Camii’ne geçiyoruz. Sonra “zefe”
başlayacak. Meydan’da toplanıp yürüyüş korteji oluşturuluyor, buna “zefe” deniyor.
Tüm katılımcılar topluca ilahiler, naatlar, dualar, salavatlar okuyarak
davullarla, deflerle Lamu’nun dar sokaklarını geçiyor ve adanın sahili boyunca mezarlığa
varıncaya kadar yürüyüş devam ediyor. Habib Salih’in sade, abartısız kabri ile
onun soyundan gelen veli zatların kabirlerinin ziyaret edilmesi ve onlara
dualar edilmesi ile etkinlik son buluyor. Yine bu kutlama kapsamında adanın birçok
yerinde, farklı aktiviteler yapılıyor. Bunlardan bazıları, adanın sahili boyunca
düzenlenen yüzme yarışı, yelkenli yarışı ve adanın tek taşımacılık aracı olan “eşek
“yarışları. Ziyaretimizin bu kısmını tamamlıyoruz ve “Bir gün tekrar gelip bu mevlid
programına katılmak kısmet olur, inşallah.” diye dua ederek, Seyyid Habib
Salih(ks)’in ruhuna bir kez daha Fatiha
gönderip biraz yüreğimiz burkularak da
olsa Lamu Adasına veda ediyoruz.
Yazı Ve Fotoğraf
Salih DOĞAN