
Türk folkloruna
renk katan çalgılar içerisinde kemençenin farklı bir yeri vardır. Zamanın
hoyratça akışına rağmen kemençe yapısal değişikliklere uğramış olsa da
varlığını ilk günkü heyecanıyla sürdürmeye devam etmektedir. Bilhassa Karadeniz
insanı ile özdeşleşmiş olan kemençenin tellerinden akıp giden nağmeler
horoncuların ayak ritimleriyle harmanlanıp, dinleyenler için doyumsuz bir zevk
ve heyecan yaratmaktadır.
Trabzon folklorunun
en çok kullanılan enstrümanlarından birisi olan kemence Altay Türklerince
“İkili”, Tuva Türklerince “Iğlık“, Yenisey Türklerinde “Iyık“, Kırgız
Türklerince “Kıyak-Gıçak“, Karakalpaklar’da “Gıcak“, Türkmenistan’da “ Gıycak “
şeklinde adlanır.
Esasen
yüzyıllardan beri Türklerce değişik alanlarda kullanılmış olan ve Türk müzik enstrümanlarından
olan kemençenin tarihi sanıldığından çok eskidir. Zira Türklerin en eski çalgı
aleti olan kopuzun ünlü Rus bilgini Radlof’ca kemence olarak tanımlanması
tesadüf değildir. Günümüzde bile Kırgız Türkleri kemençeye “Demir komuz (Demir kopuz)“ demektedirler. Bahaddin Ögel’e göre “Orta Asya’dan derlenmiş
ve kopuz adı verilen sazların çoğu kemençelerdir ve yaylı kopuzların en eski ve
ilkel şekilleri kemençelerdir. “ Bu ifade bile kemençenin Türk yaylı çalgıları
içerisinde en eskisi olduğunu ortaya koymaktadır. Bahaddin Ögel ayrıca en eski
destanların kemenceler ile söylendiğini belirtmektedir.
Geçmiş
yüzyıllarda kemence günümüzdekinden çok farklı amaçlar için kullanılmıştır.
Eski çağlarda Türkler kemençenin sihirli gücünden yararlanmak suretiyle
hastaları tedavi etmişlerdir. Kırgız Türkleri hastaların iyileştirilmesinde
kullandıkları kemençelere “Kıyak“ adı vermektedirler. Zamanın akışına bağlı
olarak kemence Bayramların, özel günlerin, muhabbet ortamlarının ve bilhassa
düğünlerin vazgeçilmez çalgı aleti olmuştur. Buna rağmen bu güne kadar kemençeye
sadece bir haz vasıtası olarak bakılmıştır. Böylece de kemence işlevini
yitirerek şeytan aleti nitelemesine muhatap olmuştur.
Orhan Türkdoğan ve Rasony’nin ifadelerine göre Karadeniz kültür sahasının
bir simgesi olarak kullanılan kemençe tamamıyla Kıpçak (Kuman) Türklerinin Karadeniz kültürüne emanet ettikleri değerlerden
sadece birisidir.
Haşim Karpuz Kemençe’nin Kıpçak- Kuman Türklerinde erkek adı olarak
kullanıldığını kaydetmektedir.
M.
Gazi Mihal ise bir araştırma yazısında konu ile ilgili olarak şöyle der: “ Bu
çalgıyı o zamanki İtalyanlar gibi, Araplar “rebap”. Trabzon Rumları da “Lura“ (Lvre // Lyra ) derlerdi. Kemence Asya’dan gelen addır.
Kemençenin halkların duygularını kamçılamadaki büyüleyici sese, ritim
kıvraklığına sahip olması nedeniyle bu eski Türk müziği çalgı aleti başta Orta
Asya Türkleri olmak üzere Rusların, Yunanlıların ve hatta Ermenilerin ilgisini
çekmeyi başarmıştır. XVIII. yüzyıl Ermeni âşıklarından Sayat Nova bile
kemençeyi âşıkların sırdaşı olarak görerek şöyle demektedir:
“Tüm çalgı aletleri içerisinde en güzeli sensin kamança!
Nakes adam seni göremez, sen onun için yasak olmuşsun
Arzula güzel günlere çatasın kamança!
Seni benden kim alabilir, sen aşığın sırdaşısın kamança!”
Karadeniz halkı ile
bütünleşmiş olan Karadeniz kemençesi yapı bakımından Özbekistan, Azerbaycan ve
Yörük kemençeleriyle aynıdır.
Kemençenin boyu 55-
Trabzonlu şair ve kemence
ustalarından Ali Kemal Bulut kalın sesli kemenceler için dut ve ceviz ağacının,
orta sesli kemenceler için erik, kiraz, kızılağaç ve karaağacın, ince sesli
kemenceler için ise ardıç ağacının çok uygun olduğunu belirtir.
Kemence de derinlik 5-
Alt köprü: Bir ucu kemençenin alt uç kısmında bırakılmış
olan kabartmaya tutturulan, diğer ucuna tel bağlanan ağaç parça.
Baş: Burguluk.
Boğaz/boyun: Parmakların
kemençeyi kavradığı kısımdır. Bu kısım sap ya da tuşe olarak da adlanır. 8,
Can direği: Gövde ile kapağın birleştirilmesinden önce
gövdedeki boşluğa, sol kaşın altına dikey şekilde yerleştirilen, bir ucu kapağa
dayandırılan 3-
Cidali: Burguluk.
Çivi ( burgu, kulak ): kemençenin akort
yapmasını sağlayan ve tellerin bağlandığı kısımlar.
El yeri ( dil ): Parmaklar ile
tellerin bastırılarak ses çıkarıldığı kısım olup, çivilerin hemen altında
bulunur. Bu parçaya kravat da denilmekte olu, uzunluğu
Eşek ( eşik, yay, çatal ): Kemence tellerinin
alt kısımdan bağlandıkları parmak boyundaki bölümdür. 13.cm kadardır.
Göğüs ( kapak ): Gövdenin üzerini
kapatmak için kullanılan bölümdür. Tekne boyundadır.
Gövde ( tekne ): Kemençenin
oyulmuş kısmıdır.
Kafa: baş kısım,
kulakların takılı olduğu kemençenin baş kısmıdır. 6, 5 cm’dir.
Kaş: Kemençenin göğüs
kısmı üzerinde açılmış bir birine paralel ince iki çizgidir. Buna cep adı da verilmektedir ki, boyu
Kravat sap: Kemençede nota
bölümüne yerleştirilen yaklaşık
Ok: Kemençe yayı. At kuyruğundan
bağlanan teller ile orkestra çubuğuna benzer. Bir tutacak yerine bir ucu
bağlanan at kuyruğu kılları diğer taraftan da çubuğun uç kısmına bağlanır.
Kemençe üzerine çekili tellere (misina teli) daha kolay sürtünme sağlaması için
çubuk üzerine bağlı teller reçineye sürülür.
Kemençenin
arzulanan sesi çıkarabilmesi için akort edilir ve Karadeniz kemençesi genellikle “La-la-Re " notalarını oluşturacak
şekilde akort edilir.
Kemençeler kadar onların muhafazası ve
kolay taşınmaları için yapılmış olan kemençe kutuları da önem arz eder. Söz
konusu tahta kılıf niteliğindeki kemençe kutuları genelde ceviz, çam, gürgen ve
meşe ağaçlarından yapılır. Usta kemençeciler genelde yanlarında tiz ve tok
(bas) akortlu iki kemençe
bulundurduklarından onların kemençe kutuları iki kemençeyi muhafaza edecek
şekilde geniştir.
Kemençelerin
çalması kadar yapımları da özel bir maharet ister. Karadeniz bölgesinde kemençe
yapım ustası olarak Muhammed Kaya (Rize), Ali Kemal Bulut ve Hasan Sancak
(Sürmene) dikkati çekerler ki, Hasan Sancağın ürettiği kemençeler genelde
Yunanistan olmak üzere yurtdışına ihraç edilir. Hasan Sancak ile yaptığım bir
söyleşide bu güne kadar 15.000 kemençe imal ettiğini ifade ettiler.
Kemençe
çalan pek çok usta olmasına rağmen literatüre düşerek sembolleşmiş kemençeciler
olarak Bicoğlu Osman (Gökçe), Katip Şadi, Koryanalı Ferhad; Sami Keskin, Yusuf
Cemal Keskin, Sait Uçar hafızalarda yer etmişlerdir. Bilhassa Bicoğlu Osman
uzun yıllar TRT’de programlar yapmış, pek çok plak çıkarmıştır. Halk arasında
“Kemençenin Ordinaryüsü” olarak adlanır. Hakkında kitaplar ve makaleler
yayınlanmıştır.
Yazı Ve Fotoğraf
Dr. Enver UZUN