KAZAKİSTAN

Hoca Ahmet Yesevi, Kımız, Dompra, at eti, Samsa, Altın Elbiseli Adam, Baykonur Uzay Üssü, elma deyince Kazakistan gelir aklımıza. Fakat tüm bunlar Kazakistan’ı anlatmak için yeterli değil. Yüz ölçümü bakımından dünyanın dokuzuncu büyük, Orta Asya’nın bağımsız Türk Devleti Kazakistan, doğal petrol ve gaz yatakları bakımından zengin bir ülke. Ülkede altın, uranyum ve demir rezervleri de oldukça fazla bulunuyor. Ülkenin gelirinin büyük bir kısmı da buradan geliyor.

Kazakistan seyahatimle ilgili kişisel izlenimlerimi aktarmadan önce ülke hakkında biraz daha genel bilgi vermem yararlı olacaktır. Kazakistan 1991 yılında Sovyetler Birliğinden ayrılıp bağımsızlığını ilan etmiş olmasına rağmen ülkede Rus etkisi halen görülüyor. Hemen herkes Rusça biliyor. Kazakistan’da yılın büyük bir kısmı kar yağışlı geçer. Hatırlarsanız, bu yıl haberlerde sıkça Kazakistan kırsalında donmuş tilki, çiftlik hayvanları vs. haberleri duyduk. Kışın eksi 50 dereceler yazın ise artı 50 dereceleri görmek mümkün.

Kazakistan mutfağı Orta Asya göçebe kültürünün etkisiyle gelişmiş. Et ve süt ürünlerinin ağırlıklı olarak tüketildiği ülkede sebze yemeği yok. Hadi abartmayalım yok denecek kadar az. Beşparmak yemeği, mantı, kazy, pilav, sucuk, samsa Kazakistan’ın başta gelen lezzetlerinden. Bunlardan ayrıca bahsedeceğim. Belki bu yazıda sıra gelmez diye Elle yenildiği için beş parmak adını alan et yemeğinden, içi tıka basa et dolu tandır böreği samsadan ve mantıdan biraz bahsedeyim. Beşparmak yemeği sığır, koyun, at ya da kaz etinden yapılan bir yemek. Haşlanmış et ve hamur birlikte servis ediliyor. İkram edilirken evin en yaşlı ve kıdemlisi, gene sofradaki en yaşlı, misafir ve kıdemli kişiden başlayarak ikram ediyor ve yeniliyor. Samsa içerisinde bol etin bulunduğu tandırda pişen bir sokak lezzeti. Genelde yol kenarlarında satılıyor. Mantı bizim mantılardan daha büyük, buharda pişiyor. Et üzerine kurulu Kazak mutfağında daha birçok lezzet var, başka bir yazımda detaylı anlatacağım. Hazır yiyecekten bahsetmişken, Kazakistan’ın milli içeceği haline gelmiş Kımız’dan bahsedeyim. Kımız kısrak yani at sütü. Fermente edilerek ya da edilmeden tüketiliyor. Kaynatılmadan çiğ olarak tüketilen kımız Kazakistan’da 7’de 70’e sevilerek tüketiliyor. Son olarak at etine de kısaca değineyim. At eti Kazakistan’da bir kültür. Değer verilen misafirlere mutlaka at eti ikram ediliyor. Diğer etlere göre daha pahalı, daha çok garnitür ya da meze gibi tüketiliyor. Kazak yemekleri ile ilgili deneyimlerimi diğer yazılarımda anlatmak istiyorum. Çünkü her bir yemek ayrı bir yazı konusu olacak kadar anlatılmaya değer.

Orta Asya ülkelerinde yaygın olarak kullanılan, Türk çalgı aleti Dombra Kazakistan’ın milli çalgısıdır. Neredeyse her evde bulunur. Büyük küçük hemen herkes Dombra çalmayı bilir. Kazakistan Sovyet Dönemi’nde birçok atom bombasının denendiği ve nükleer çalışmanın yapıldığı bir ülkeydi. Milyonlarca Kazak bu nedenle kanser olmuş.  Bağımsızlığından sonra Kazakistan nükleer çalışmalardan çekildi. Bugün Kızılorda vilayetinde bulunan bir arazi Ruslar tarafından uzay çalışmaları için kiralanmış. Baykonur Uzay Üssü halen faaliyetini sürdürüyor.

Kazakistan 1991’de bağımsızlığını kazandıktan sonra hızla gelişti. Bu sırada başkenti sık sık değişti. 1998’e kadar Almati, Akmola daha sonra ise Astana oldu. Astana Şehrinin ismi 2019 yılında alınan bir kararla Nur Sultan oldu. Ülkenin nüfusu 20 Milyon. Ülke para birimi Tenge.

Ülkede yaşayan Ahıska ve Uygur Türklerine başka bir yazımda özellikle değineceğim. Türkiye’den giden Türkler Kazakistan’da daha çok inşaat, restoran ve kafe işiyle uğraşıyorlar. Kazakistan şehirlerinde Asya mutfağına ait lokantalarda çok yaygın olarak bulunuyor.

Giriş paragrafında sıraladığım, Kazakistan deyince akla gelenlerden diye bahsettiğim, Altın Elbiseli Adam ile yazıma devam edeyim. Bu elbise ya da zırhlardan 8 tane bulundu. Elbiselerle birlikte birçok başka altın objenin de bulunduğunu biliyoruz. Saka Prensine ait bu altın elbiseyi Almati şehrinde bulunan Ulusal Müze’ye gidip görebilirsiniz. Müze diğer eserleriyle kesinlikle görülmeye değer bir yer.

Almati Şehri, Kazakistan’ın en büyük şehri. Gezilecek görülecek pek çok yeri var. İki milyon nüfusu, düzenli trafiği, çarşısı pazarıyla gezilip görülmesi gereken bir şehir. Sırtını Tanrı Dağları’na yaslamış, elma diyarı Almati.

Kazakistan deyince Hoca Ahmet Yesevi ya da Korkut Ata’dan (Dede Korkut) bahsetmeden geçemeyiz. Geçemeyiz de bu ulu zatları hangi dil ve ağızla anlatmak gerek, haddimize mi onu bir düşünmeli. Bu noktada sözü bir bilene havale edeceğim. Bu konuyu Tamer Kalender Bey ile Köşe Bucak Dünya Youtube kanalında ele alacak enine boyuna konuşacağız. Sonrasında yazıya döker buradan paylaşırım.

Kazakistan ile ilgili değil bir yazı bir kitap bile yazabilirim. Yediğim, içtiğim, gördüğüm, tanıdığım, yaşadığım her şeye değinmek isterdim ama özet niteliğindeki bu yazımla yetinmek zorundasınız. Zira dergide bana ayrılan sayfaların sonuna geldik.

İmkânınız varsa gidilecek yerler listenize ekleyin Kazakistan’ı…

RİDA KAZAKİSTAN

Rida Derneği yıllardır Kazakistan’da çeşitli faaliyetlerde bulunuyor. Çin sınırından Kazakistan içlerine kadar Almati, Tadıkoldu, Uzunağaç, Taraz, Çimkent, Türkistan ve Akmescid şehirlerinde açılan kurslarda yüzlerce çocuğa eğitim veriliyor. Onlarca kursta çocuk, genç, yaşlı İslami eğitim alıyor.

 

 

Yazı Ve Fotoğraf
Yazı: Ali Sami PALAZ Fotoğraflar: Ali Sami PALAZ, H. Hüseyin GÜNGÖR