JAPONYA’NIN İLK BAŞKENTİ NARA

Doğan güneşin ülkesi, Pasifik Okyanusu’nun kraliçesidir “Japonya.” Binlerce adası, doğanın dantel gibi ince ince dokuduğu eşsiz tabiat güzellikleri, binlerce yıllık tarihi, hızlı trenleri, gelişmiş ekonomisi ve teknolojisiyle geleneksel ve modern yaşamın mükemmel harmonisini sergileyen ülkedir; Doğu Asya’nın incisidir. Güvenilir, yürekleri ısıtan misafirperver insanların topluluğudur Japonya.

Japonya’nın ilk başkentidir ”Nara.” 710-794 yıllarında başkentlik yapmıştır ülkeye. Kültürel geleneklerin oluşturduğu zarafetin ilk merkezidir. Geçmişten gelen kendine özgü geleneksel yaşamın, gelecekle uyum içinde harmanlandığı, geçmişin geleceği kucakladığı kültürün beşiğidir Nara.

Tokyo’dan hızlı tren Shinkansen ile yaklaşık üç saat süren keyifli bir yolculuktan sonra Nara’ya geldiğimde, en çok ziyaret edilen ve UNESCO Dünya Miras Listesi’nde  yer alan tarihi yapıların Nara İstasyonu civarında inşa edilmiş olduğunu gördüm.

Bir oryantasyon noktası olan “Nara Parkı” ilk uğrak yerim oldu. Japonların ruhsal yaşamına büyük etkisi olan bölgeye eşlik eder Nara Parkı. Yıllar geçmesine rağmen dimdik ayakta duran ağaçları, kutsal geyikleriyle Japon kültürünün bir mirasıdır; 525 hektarlık bu park.

Parka girer girmez bir hayvanat bahçesine geldiğimi düşündüm bir an; sadece benekli geyiklerin bulunduğu. Doğasında yabani olan bu şirin varlıklar, evcilleşmiş ve insanlarla arkadaş olmayı başarmış nadide canlılardır. Sizi kucaklarlar ve hoş geldin derler adeta bu parkta. Geyik nüfusu o kadar çoktur ki Nara Parkı’na “Geyik Parkı” demek yanlış olmaz.

Japon inanışında tanrıların habercisi olarak kabul edilen ve “Kasuga TaishaTanrısı” nın beyaz bir geyiğe binip geldiğine inanıldığından, Sika geyikleri kutsal varlıklardır ve bu nedenle koruma altına alınmışlardır.

Japon uygarlığının tohumlarının atıldığı bölgedir; Japonya’nın kalbinin attığı ilk mekandır Nara. Eşsiz hazinelerin ve mimari zarafetin özünü temsil eden, zamana meydan okuyan olağanüstü güzellikteki tapınakların diyarıdır.

Nara Parkı’nın en yakınında ziyaretçilerini bekler büyük tapınak “Kofukuji.” Tapınak, 710 yılında Fujiwara Ailesi tarafından inşa edilmiştir. Yaklaşık 50 metre yüksekliğindeki 5 katlı pagodası, Japonya’nın en yüksek ikinci pagodası ile tarihin bir mirasıdır. Hemen yanındaki “Sarusawa Gölet” i tapınağa ayrı bir estetik katar. Tapınağın 5 katlı pagodasının gölete yansıyan görüntüsü, eşsiz bir manzara sunar ziyaretçilerine.

Hemen yakınındaki bina “Nara Ulusal Müzesi” dir. Budist sanatına ait heykeller ve tabloları incelediğinizde, budizmin, o dönemde ne kadar etkili olduğuna şahit olursunuz.

Kofukuji’nin güneyinde Kore mimarisine sahip olmasıyla farklılık yaratan bir tapınaktır “Gangoji.” Nara’nın başkent olduğu yıllarda ilk tapınaklardan biridir.

Geyiklerin size eşlik ettiği Nara Parkı’ndan tarihi kapı “Nandaimon” a yürürken, diğer geyikleri de güneşlenirken seyretmek huzur doldurur içinize. İki tarafı yemyeşil bir yoldan varılır “Büyük Güney Kapısı” Nandaimon’a. Yol üzerinde geyikler için satılan krakerlerden almadan kapıdan girmemenizi öneririm. Bir geyiğin, çantanızı ya da elbisenizi tutmaya çalışırken diğer geyiğin yiyecek için size serenat yapması, unutamayacağınız kadrajları yakalamanıza neden olur.

Orijinal halini koruyan, 21 metre yüksekliğinde, 18 tahta direkten oluşan iki katlı mistik görüntüye sahip  Nandaimon’u geçtikten sonra, yeşil ağaçların arasında yükselen dünyanın en büyük ahşap yapısı tüm görkemiyle karşınızdadır; “Todaiji.” “Büyük Doğu Tapınağı” anlamına gelen  Todaiji, 728 yılında İmparator Shomu tarafından inşa edilmiş büyük bir Budist tapınak kompleksidir. Doğa ile uyumlu şekilde tamamen ahşaptan yapılan ve tarihte Kegon mezhebinin merkezi olan tapınaktan içeri girildiğinde, tüm heybetiyle karşınızda dünyanın en büyük bronz Buda Heykeli “Daibutsu,” sağ elinin avuç içi dışarıya dönük şekilde havada sizi karşıladığında hayran kalmamak ve büyülenmemek elde değil. Bu hareketiyle bir taraftan karşısındakini kutsarken, sol eliyle de karşısındakinin dileklerini ona bağışlamaktadır. 450 ton ağırlığında ve 16 metre yüksekliğindeki budaya ev sahipliği yapan tapınak, dünyanın en büyük ahşap yapısı özelliğini taşıması yanında, dünyanın en büyük bronz buda heykeline ev sahipliği yapması ile hoşgörünün ve şefkatin timsalidir.

Tapınak, tarih boyunca çeşitli nedenlerden dolayı tahrip olsa da her defasında yeniden inşa edilmiştir ve orijinalinin üçte ikisi boyutunda kalmasına rağmen, dünyada tek bir çatı altında bulunan en büyük ahşap yapıdır. Çatısında ye alan altın kaplama balık kuyruğu şeklindeki figür, tapınağı diğerlerinden ayırmakta ve uzaklardan bile dikkat çekmektedir.

Büyük Buda Heykeli’ni misafir eden “Büyük Buda Salonu” ndan çıktıktan sonra kompleksteki en meşhur olan tapınak “Nigatsudo,” Nara şehrini kucaklamak için harika bir yerdir. Sessizlik ve huzurun odak noktası tapınak, ay takvimine göre ikinci ayda büyük bir ateşin yakıldığı Arınma Festivali’ne ev sahipliği yapar.

Todaiji kompleksindeki diğer önemli bazı yapılar arasında Hokkedo, Tengaimon, Kaisando, Shigatsudo yer almaktadır.

Bu olağanüstü tarihi yapıları büyük bir heyecanla fotoğraflamayı bitirdiğimde akşam olmak üzereydi. Tripodumu kapatıp, çantama koymuş, tren istasyonuna gitmek üzere yola koyulmuştum ki, Todaiji’nin yakınından geçerken ağaçlar arasındaki küçük havuza düşen yansımasını görünce tüm yorgunluğumu unutarak tekrar tripodumu kurdum ve heyecanla tapınağın havuzun sularında dans etmesini kadrajıma aldım. Öyle ki, bu harika görüntü kişisel fotoğraf sergimde sanatseverlerin büyük beğenisini topladı.

Kutsal arkadaşlarımızın bize eşlik ederek gideceğimiz bir Shinto tapınak olan “Kasuga Taisha Shrine” yer alır Nara’da. Japon inanışına göre Ay Tanrıçası’na adanan bu tapınak, şehrin başkent olduğu dönemlerde, şehri koruması açısından önem taşımaktaydı.

Fujiwara Ailesi tarafından inşa edilen tapınağa, iki tarafında yüzlerce taş fenerin bulunduğu ve fenerler arasında geyiklerin piknik yaptığı bir yoldan çıkılır. Tapınağa geldiğinizde taş fenerler ve koridorların saçaklarında asılı duran yaklaşık 1000 adet bronz ve altın sarısı metal fener, estetik dizilimleriyle kuyumcu dükkanını andırmaktadır. Tapınak, turuncu binaları ve etrafını saran yemyeşil ağaçları ile yeşil ve turuncunun harmonisini sunan zarafet timsalidir.

Dünyanın en eski ahşap binası 607 yılında inşa edilen tapınak “Horyuji” dir. Tapınak, Budizm öncülerinden Prens Shotoku tarafından yapılmıştır. Nara İstasyonu’ndan yaklaşık 50 dakika bir yolculuktan sonra varılır Horyuji’ye. Japonya’nın en önemli tapınaklarından biri olma özelliğini taşır.

Kırmızı sütunlu geniş bir yapı olan bir saray yer alır Nara’da; Heijokyo. Japonya’nın tarihteki yönetim binası olarak kullanılan sarayda, Daigokuden’i ziyaret etmeden dönmemek gerekir.

Sarayın güneybatısında yer alan ve Çin’den gelen adamın tapınağı anlamına gelen tapınak “Toshodaiji” dir. Budizmi yaymak için İmparator tarafından davet edilen Çinli keşiş Ganjin, 759 yılında burada yaşamıştır.

Toshodaiji’nin güneyinde iyileştiren Buda Tapınağı anlamına gelen ve turuncunun nakış gibi işlendiği tapınak “Yakushiji,” iki yanında biri siyah ve diğeri turuncu olan 3 katlı pagodasıyla görkemli bir hazinedir.

Todaiji ile Nara İstasyonu arasında bulunan ve tapınağın keşişleri tarafından Zen Felsefesi’ne göre planlanmış “Isuen,” bir gölet ve çay bahçesini içerisinde barındıran büyülü güzelliğe sahip olan “Yoshikien,”huzurun ve sakinliğin mekanı iki bahçedir Nara’da.

Japonya’daki ilk Budist sanatı miraslarını incelemek, dünyanın en eski ve en büyük iki ahşap yapısını görmek, düşüncelere dalmış doğayı seyrederken, heyecanla fotoğraf çekerken ya da bir yerde oturup atıştırırken, caddeleri dolduran geyiklerle arkadaşlık etmek veya sessizce yanınıza gelen bir geyiğin size tatlı bir çığlık attırmasını istiyorsanız, tarih boyunca her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapan, özel bir konuma sahip Nara’yı görmeden Japonya’dan ayrılmamanızı öneririm.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazı Ve Fotoğraf
PROF. DR. ZERRİN ŞENTÜRK