İTALYA’NIN RUHU: NAPOLİ

Köşe Bucak Dünya Dergisi okurları, bu sayıda Güney İtalya’nın Campania Bölgesi’nin en büyük şehri, Yunanca’da ‘yeni şehir’ anlamına gelen Neapolis’ten adını almış, İtalya’nın Roma ve Milano’dan sonraki üçüncü büyük şehri Napoli’ye hoş geldiniz! Kaosun ve güzelliğin, tarihin ve modern yaşamın iç içe geçtiği bu gizemli şehirde sizi neler bekliyor dersiniz: Pizzanın büyüsü mü, Vezüv’ün gizemi mi, yoksa Maradona’nın efsanesi mi?

Napoli’ye dair söylenecek çok şey var. Sayın İlber Ortaylı, “Bir Ömür Nasıl Yaşanır” adlı kitabında bu gerçeği ne güzel özetliyor: “Bana göre Venedik, Napoli, İstanbul ve Kahire’yi yaşamamış insanların aydınlanması zordur. Çünkü bu şehirler size yaşamı ve ölümü, görkemi ve sefaleti aynı anda sunuyor.” diyerek ifade etmiştir. Bu düşünceye paralel olarak, ünlü Alman yazar Goethe’nin İtalyan Yolculuğu’nda Napoli için yazdıklarından ilhamla doğan “Napoli’yi görmeden ölme” (Vedi Napoli e poi muori) sözü de şehrin insanı derinden etkileyen ve mutlaka deneyimlenmesi gereken bir yer olduğunu vurguluyor.

Evet, şehre ilk vardığınızda etrafta dikkatinizi çeken çöp yığınları, düzensizliği ve kaotik yapısı itibariyle sıradan bir Avrupa şehrinden uzak bir görüntüye sahip olsa da Napoli, güzellik ve kaosun iç içe geçtiği bir yerdir. Bu şehirde yaşamak zor olduğu kadar bir o kadarda tutkulu ve heyecanlıdır. Şehrin tarihini, doğal güzelliklerini, insanların samimi renkli yüzlerini gördükçe, Napoli’nin neden diğer İtalyan şehirlerinden ayrıldığını, neden görülmesi ve yaşanması gereken yerlerden biri olduğuna ikna olacaksınız.

İtalya’nın Otantik Ruhu

Diğer şehirler turistik ve düzenliyken, Napoli kaotik ve canlı bir ruh taşır. Napoli’nin klasik ve karmaşık sokakları, çamaşırların rüzgârda dalgalandığı balkonlar ve renkli pazarlar, İtalyan ruhunun en yoğun hissedildiği şehirdir. Napoli’de kahvenin tadı bile farklıdır. Şehrin ana meydanı olan Piazza Dante meydanından en kalabalık ve popüler caddesi olan Via Toledo boyunca sahile doğru Napoli’nin sembolik tarihi meydanlarından biri olan Piazza del Plebiscito meydanına doğru yürüyebilir ve burada bulunan Gran Caffe Gambrinus’ta Cappuccino ve bölgeye özgü bir tatlı olan Sfogliatella ile keyifli bir başlangıç yapabilirsiniz.

Elbette Piazza del Plebiscito Meydanına gelmeden önce de Piazza Dante Meydanının hemen ilerisindeki İtalya’nın en önemli arkeoloji müzesi olan Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi’ni de (Museo Archeologico Nazionale di Napoli) mutlaka ziyaret etmeyi unutmayın. Bu müze ayrıca, İlber Ortaylı hocanın mutlaka görülmesi gereken 15 müze önerisinden de biridir.

Piazza del Plebiscito Meydanına çok da uzak olmayan bir yerde, İtalya’nın ve dünyanın en tanınmış opera binalarından biri olan UNESCO Dünya Mirası Listesi girmiş San Carlo Tiyatrosunu, görkemli kubbesi ve cam tavanları ile Galleria Umberto I olarak adlandırılan alışveriş pasajını ve Napoli’nin tarihi simgelerinden biri olan masalsı orta çağ kalesi olan Nuovo Kalesini de mutlaka ziyaret edin.

Pizza’nın Doğduğu Yer

Napoli’ye ayak bastığınızda, tarih ve sanatın yanı sıra, sizi saran bir başka tutku da pizzadır. Burada pizza sadece bir yemek değil, bir yaşam biçimidir. Hamurun kokusu, fırından yükselen sıcak buhar ve pizzacıların maharetli hareketleri, şehrin her köşesinde hissedilen bir ritüeldir. Pizzanın kökleri, Napoli’nin yoksul mahallelerine kadar uzanır. Başlangıçta, karın doyurmak için basit ve ucuz bir seçenek olan pizza, zamanla şehrin mutfak mirasının en önemli parçası haline gelmiştir. Bu hikâyesi ile ülkemizde Konya’nın ünlü etliekmek kültürüyle de dikkat çekici bir uyum yakaladığını söylemeden geçmek olmaz. Her iki lezzet de ortaya çıktıkları bölgelerin (Napoli ve Konya) kültürel kimliğinin önemli bir parçası haline gelmiştir.

1889 yılında Napoli’deki Capodimonte Sarayı’nda bulunan Kraliçe Margherita saraya o dönem Napoli’nin en ünlü pizza ustalarından Raffaele Esposito’yu davet eder ve kendilerine bir pizza yapmasını ister. Pizzanın üstü, İtalyan bayrağının üç rengini temsil eden domates, mozzarella peyniri ve taze fesleğenle kaplanmıştır. Kraliçe bu pizzayı çok beğenir ve Pizza Margherita olarak adlandırılarak günümüze kadar İtalya’nın en ünlü pizzası olarak gelir.

Napoli, pizza konusunda bir cennettir! L'Antica Pizzeria da Michele, Gino e Toto Sorbillo ve Antica Pizzeria Di Matteo gibi mekanlar, bu lezzetin şehrin kültüründeki derin izlerini gözler önüne serer. Özellikle L’Antica Pizzeria da Michele’de yaşadığım kuyruk deneyimi, Napoli’ye dair unutulmaz anılarımdan biri. Saatlerce beklememe rağmen, o ilk ısırıkta tüm yorgunluğum uçup gitmişti; Margherita’nın basit ama kusursuz tadı hala damağımda. Eğer yolunuz Napoli’ye düşerse, pizza için birkaç saatinizi ayırmayı göze alın; bu, sadece bir yemek değil, Napoli’nin ruhunu tatmaktır.

Aktif Yanardağ Gölgesinde Bir İtalyan Şehri

Şehre hâkim olan Vezüv Yanardağı hem tehdit hem de büyüleyici bir manzara sunmaktadır. Napoli’de en güzel manzaraların bir tarafı Vezüv Yanardağına çıkmaktadır. Patlamaya hazır bir yanardağ olan Vezüv’ün, tahmini MS 79 yılında olduğu düşünülen bir patlama ile Pompei, Herculaneum ve Stabia kentlerini haritadan sildiği bilinmektedir. Vezüv Yanardağı’nın gölgesinde, Napoli Körfezi’nin büyüleyici manzarası, şehre dramatik bir güzellik katar.

Diego Maradona Hayranlığı

Maradona, Napoli için bir futbolcudan çok daha fazlasıdır. O, şehrin sosyal adaletsizliğe karşı verdiği mücadelenin simgesi, halkın gururu ve kolektif hafızasının bir parçasıdır. Napoli halkı için Maradona, “kuzeyin baskısına karşı güneyin zaferi” ve bir halk kahramanıdır. Şehrin her köşesinde Maradona temalı sanat eserlerini görmek mümkündür. En ünlüsü Quartieri Spagnoli (İspanyol Mahallesi) mahallesinde ki Murales Maradona fotoğraf sokağıdır.

Napoli’nin tutkulu halkı, 1990 Dünya Kupası Yarı Finalinde Napoli’de oynanan İtalya & Arjantin müsabakasında taraftarların önemli bir kısmı, Arjantin milli takımını desteklemiştir. Bunun temel nedeni, o dönemde Napoli’nin efsanevi futbolcusu Diego Maradona’nın Arjantin milli takımının kaptanı olmasıdır. Bu durum, Maradona’nın Napoli üzerindeki etkisini gösteren sembolik bir olay olarak tarihe geçmiştir. Bu nedenle kendinizi şehrin kalbinin attığı folklorik İspanyol Mahallesine bırakın ve Napolitenlerin kahramanı ve idolü Maradona efsanesini yaşayın.

Napoli ile ilgili söylenecek, yazılacak çok fazla güzellik var fakat sözlerimi noktalamadan önce bilmenizi isterim ki, Napoli aynı zamanda mafyanın, yoksul gettoların, çaresiz göçmenlerin, varoş mahallelerin de İtalya’daki merkezi konumunda bir şehirdir. Fakat bunun yanında antik tarihi, yaşayan kültürü, eşsiz mutfağı ve tutkulu halkıyla sadece İtalya’nın değil, Akdeniz’in ruhunu yansıtan çok özel bir şehirdir. Kaosu ve şiirselliği bir arada barındıran bu şehir gerçek İtalya’yı deneyimlemek isteyenler için eşsiz bir fırsat sunmaktadır.

En güzel anılarınızla Napoli’yi yaşamanız ve aydınlanmanız dileğiyle…

Yazı Ve Fotoğraf
Ahmet ŞENDAĞLI