
Afrika kıtasının güney
ucunda yer alan Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yasama başkenti Cape Town muhteşem
coğrafyası, ilginç tarihi ve lezzetli mutfağıyla tüm gezginleri kendine
çağırıyor. Kozmopolit dokusu ve gelişmiş ekonomik yapısıyla diğer Afrika
ülkelerinden çok farklı bir şehir olan Cape Town’da çoğu zaman kendinizi bir
Avrupa ülkesinde hissedebilirsiniz.
Bir hafta süren bir Cape
Town seyahati bu şehri ve yakın çevresini tanımanıza olanak verir. Seyahat
amacınız ne olursa olsun Cape Town mutlaka sizi mutlu edecektir. Özgürlük
savaşçısı Nelson Mandela’nın izinden ülke tarihini takip edebilir, coğrafi
güzellikleri gözlemleyebilir, Afrika sanatını tanıyabilir, yerel ürünlerden
alışveriş yapabilir ya da deniz ürünü ağırlıklı mutfağın tadını
çıkarabilirsiniz.
Afrika kıtasının en uç
noktası Cape Point’e araba ile 1,5 saatte ulaşabilir, Ümit Burnunda Atlantik ve
Hint Okyanusunun kokusunu içinize çekebilirsiniz. Hindistanı arayan Portekizli
denizci Bartolomeu Diaz Ümit Burnunu ilk kez 1488’de görmüş, karaya ayak
basmayı birçok kez denemesine rağmen şiddetli fırtınalar nedeniyle başaramamış.
Burayı bu nedenle de haritasına “Fırtınalar Burnu” olarak işaretlemiştir. Ümit
Burnu Doğal Yaşam Alanı günümüze kadar değişmeden gelmiştir. Afrika kıtasının
güneydeki en uç noktası olan Ümit Burnunda sahili döven dalgaları izlemek
unutulmaz bir tecrübe olacaktır. Ayrıca Ümit Burnu’nda yer alan Two Ocean’s
Restoran’da iki okyanusun manzarasını izleyerek balık yiyebilir ve muhteşem
manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
Ümit Burnuna yapacağınız bu
kısa araba yolculuğunda Boulders Beach’de vereceğiniz bir mola ile burada yaşayan
sevimli penguenleri doğal yaşam ortamlarında izlemek unutulmaz bir deneyim
olacaktır. Yine yol üzerinde yer alan şirin kasaba Simon’s Town’da tarihi
binaların sıralandığı “Historic Mile”da yürüyüş yapabilir, küçük ve sevimli
limanda lezzetli deniz ürünlerinin keyfini çıkarabilirsiniz.
Cape Town’a yine 1-2 saat
uzaklıktaki şehirler Gansbaai ve Hermanus’da balinaları izleyebilir ya da çelik
kafes içinde köpek balıklarıyla birlikte yüzmek için dalış yapabilirsiniz.
Cape Town şehir merkezinde
de yapılacak birçok şey var. Şehrin en bilinen noktası, Table Mountain’ı uzaktan, özellikle Signal
Hill ya da Maiden Cove seyir noktalrından izlemek bir keyif. Günün her saati
üzerinde dolaşan bulutlar sayesinde dağı bambaşka görmek mümkün. Ayrıca
teleferikle yapacağınız keyifli bir yolculuk sonrası Masa Dağı’nın zirvesinden
şehri izleyebilirsiniz.
Ilıman bir iklime sahip
şehirde kışlar çok soğuk değildir. Yazları ise güneydoğudan esen rüzgar şehri
uzun süre etkisine alır. Cape Town’lular bu rüzgarın mikropları, kirli havayı
ve sivrisinekleri uzaklaştırdığına inanırlar ve bu rüzgarı Kap Doktoru olarak
adlandırırlar. Bu mevsimde Masa Dağının üzerine masa örtüsü gibi serilen beyaz
bulutlar yerleşir. Masa Dağı okyanusun 150 km kadar açığındaki gemilerden bile
görülebilir.
Alışveriş ve yemek için
şehrin en canlı ve eğlenceli noktalarından biri olan V&A Waterfront’a
uğramayı ihmal etmeyin. Buradan kalkan teknelerle Güney Afrika’nın sevilen
lideri Nelson Mandela’nın uzun bir süre misafir olduğu Robben Island’a gidebilir
ve eski hapishaneyi gezebilirsiniz.
1913’te kurulan Kirstenboch
Ulusal Botanik Bahçesinde yapacağınız keyifli bir yürüyüşle bölgenin floral
yapısını gözlemleyebilir, birçok farklı endemik bitki görme şansı
bulabilirsiniz.
Şehrin en renki noktası
kuşkusuz müslüman mahallesi Bo-Kaap. 1800’lerde Cape Town’a yerleşen Malezya ve
Endonezyalıların yaşadığı Bo-Kaap iki katlı, rengarenk evleriyle masalsı bir
görünüme sahip.Bu bölge küçük ve renkli evleri, arnavut kaldırımlı dik
caddeleri, camileri ve samimi insanlarını görmek için ziyaret etmeye değer.
1850’de inşa edilen ve Cape Town’da ki en eski cami olan Jamai Camisi de bu
bölgede yer alır. Burada yaşayan
Uzakdoğu kökenli halk yerel malzemelerle Doğu tatlarını birleştirerek Cape
Malay adı verilen özel bir mutfak yaratmışlar. Bo-Kaap’ta tarçın, kakule, zencefil kokularıyla başınızı
döndürecek bu yemekleri tadabileceğiniz birçok restoran bulunuyor.
Cape Town’da iki okyanusun
bereketi elbette tabaklara da yansıyor. Deniz ürünleri ağırlıklı mutfağının
yanı sıra yöresel peynirler ve Rooibos çayı kaçırmamanız gereken lezzetlerden
bazıları. Güney Afrika Mutfağı birçok farklı sömürge ve farklı coğrafyalardan
aldığı göçerden çok etkilenmiş ve “Gökkuşağı Mutfağı” olarak da
adlandırılmıştır. Cape Town gezisi lezzet düşkünü gezginleri kendine hayran
bırakacaktır.
Yazı Ve Fotoğraf
Selin EKİM