
Küreselleşen dünyanın
önündeki en büyük tehlike, insanların, şehirlerin ve hayatların giderek
birbirine benzemesi. Bu durum, seyahat etmekteki “farklılıklara şahit olmak”
duygusunu, farklı anları yaşama heyecanını küllendiriyor. Bu genel durumun
aksine, günümüz dünyasının alışılageldik görüntülerinden ve etkinliklerinden
farklı ve özellikle bizim kültürel kodlarımızın mazisine uzanan bir festivale
davet edildik: 2. Dünya Göçebe Oyunları Festivali. 2011 yılında
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Kazakistan ziyareti sırasında yapılan
istişareler neticesinde Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in de
girişimiyle hayat bulan bu festival, Issık Göl şehrinde, Kırçın Yaylası’nda,
Tanrı Dağı eteklerinde muhteşem bir tabiatın ortasında gerçekleştiriliyor. İlki
olmasına rağmen dünyanın farklı ülkelerinden ziyaretçilerin akınına uğrayan,
göçebe ruhunun canlandırıldığı festival, 03-08 Eylül 2016 tarihlerinde
Kırgızistan Issık Gölde düzenlendi.
Bu festivalin amacı, tarihte Türk
halklarının o eski ruhunu yeniden diriltmek, geçmişimize sahip çıkmak, Türk
halkları arasında ortak kültürü geliştirmek ve yaşatmak olarak belirlenmiş. Bu
bakımdan, göçebe halkların yaşam biçimleri, gelenekleri, töreleri, kültürel ve
sportif oyunları bu festival bünyesinde canlandırılıyor. İlk organizasyona
göre, festivalin birçok ülkede yakaladığı popülariteyi ziyaretçi yoğunluğundan
anlamak mümkün. Ayrıca bu kadim kültürün uyandırdığı merakı karşılayacak
“değer” üretiminin de festival organizasyonu tarafından karşılandığını gönül
rahatlığıyla söyleyebiliriz. Türkiye Cumhuriyetinin de verdiği destekle organizasyon
gerçekten takdire şayan bir şekilde gerçekleştirildi. Festivale bilimsel bir
temel oluşturmak ve geçmiş araştırmaları etnografik yaşam biçimlerinin ortaya
çıkartılması için 2016 yılında önemli adımlardan birisi hiç şüphesiz bu
festivalde “Göçebe
Medeniyet: Tarihî Miras ve Çağdaşlık”
başlıklı bir konferansında düzenlenmiş olmasıdır.
Organizasyon
için 6 milyonluk Kırgızistan adeta kenetlenmişti. Ülkenin bütün fertlerinin
gönüllü olarak festivalin aksamadan yürümesine yardımcı olduğunu gözlemlediğimi
söyleyebilirim. Festivale katılan ülkelerin sporcuları, gösteri ekipleri ve
ziyaretçiler ile böylesine güzel ve dostane bir atmosferde ilgilenildiğini
görmek güzeldi. Bu birlik ve samimiyet, festivalin eksiksiz
gerçekleştirilmesindeki motivasyondu. Issık Göl Çolpan Ata şehrine gelen tüm
katılımcılara hizmet veren İngilizce, Türkçe, Rusça Arapça, Farsça dilleri
başta olmak üzere kendilerini her alanda geliştirmiş gönüllü gençlerin
oluşturduğu 1500 kişilik büyük bir kadroyu alkışlamak gerekir. Hem ülkelerinin
misafirperverliğinin canlı örneği oldular hem de organizasyonun yürümesinde oldukça
yararlı bir birliktelik örneği sergilediler. İlk organizasyonda katılımcı ülke
sayısı 28 iken bu yıl ki organizasyonda göçebe oyunlarına katılımcı ülke sayısının
64’e ulaşması dünyanın bu göçebe ruhunu yeniden diriltilmesi hadisesiyle
bütünleşmiş ve benimsemiş olduğunu gösteriyor.
Kültür emperyalizminin
küresel ölçekte bütün milletlerin geleneklerini, otantik yaşam biçimlerini yok
ettiği bir dünyada Göçebe Türk kültürü dünya kültür atlası içinde farklı bir
renk, farklı bir zenginlik olduğunu gözler önüne serdi. Özellikle Kırçın Yaylası’nda
binlerce çadır kurularak dev bir obalar bütünü bir etnokent oluşturularak ziyaretçilere
birçok deneyim yaşatıldı.
Keçe çadırı
(bozüy) ve farklı yörelerin geleneksel unsurlarının sergilendiği etnokent obalarında
bölgelerin kültürleri ayrı ayrı canlandırıldı. Örneğin Narın Obası, Talas
Obası, Celalabad Obası, Tokmok Obası, Oş Obası gibi oluşturulan bu bölgelerin
kendi obalarında bireysel ve grup müzikal performansları, drama gösterileri,
otantik halk dansları gösterilerinin yanında bütün obaların ortak etkinlik
yaptığı, büyük sahne de ise özel gösteriler belirli zaman aralıkları ile
ziyaretçilerin ilgisine sunuldu. Ateşli gösteriler, sıra dışı sahne gösterileri,
atlı gösteriler, alıcı kuşlarla avlanma gösterileri, gelin alma töreninin
canlandırılması, obalar arasında kurulan kazanlarda ‘boğursok’ (hamur kızartma)
kızartan yaşlı eceler, Göçebe Türk yemeklerinin başlıcası et ve çeşitleri olmak
üzere birçok yemek çeşitleri de bozüyler içinde görkemli sofralarda
sergileniyor ve ziyaretçilere ikram ediliyor.
Türkler
geçmiş kültürlerinden gelen kahramanlık, savaşçılık ve mukavemet gerektiren
mücadele esaslı geleneklerini anlatmaktan, göstermekten ve yaşatmaktan onur
duyarlar, çünkü bunun tarih sahnesindeki Mert Türk isminin gerçek karşılığı
olduğunu düşünürler.
Dağların
eteğinde büyük bir plato olan Kırcın Yaylası’nda etnografik yaşam atölyeleri
Türk göçebe hayatının folklorik özelliklerinin birebir yaşandığı deneyimlendiği
bir yayla... Türk göçebe yaşamını birebir gözlemlediğim bu bozüylere davet edilişimiz
o çadırdan öbür çadıra; Kırgız geleneklerine göre döşenmiş bozuylerin içi adeta
Türk motiflerinin keçe figürlerinin organik kök boyadan yapılmış renk cümbüşü
içinde ikram edilen kımızın tadı hala damağımda inanın... Etlerin lezzeti
inanılmaz özellikle ağır misafir olarak ağırlandığımız bozuyde koyun başı
getirilmesi -Türk geleneğinde misafirin en kıymetlisine hürmeten ikram
edildiğini biliyoruz- gösterilen hürmetten biraz da mahcup olduğumu net
hatırlıyorum. O balın tadını hiçbir yerde bulamazsınız ancak gidip orada
tatmanız gerekiyor. Çadır içindeki ayı postları, kurt başlı postlarla resim
çekilebiliyorsunuz. Kırgız kalpakları ile özellikle Ak kalpak dik başlı mağrur Tanrı
dağlarını temsil ediyor. İlk festivalde, kar gibi beyaz olması Tanrı Dağları’ndaki
kar gibi temiz, başı dik, onurlu olmayı temsil eden kalpaklarla fotoğraflar
çektirip “bayke” (kardeş, arkadaş)’lerle sohbeti koyulaştırıp soğuk Kırcan Yaylası’nda
sıcak muhabbetler demlemiştik kök çay ile…
Kırgızistan,
Issık Göl de düzenlenen festivalin spor müsabakalarında oyunlarda ev sahibi
olmasının da avantajıyla madalya sıralamasında birinci olurken, Kazakistan,
Türkmenistan, Rusya sırasıyla Kırgızistan’ı takip ettiler. Kökbörü, güreş, atlı
oyunlar, okçuluğun başını çektiği göçebe oyunlarında ülkeler kendi güçlerini
test edebilme imkânı buldu. İzleyenlere
ise seyrine doyum olmayan oyunlara tanık olma, göçebe kültürünün yaşandığı
dönemlere yapılan fantastik bir yolculuk sevinci yaşattı.
Özellikle
Türk Cumhuriyetleri katılımcılarının daha fazla kaynaştığı festival göçebe
kültürünün yaşandığı bu atmosfer hafızalarda unutulmaz izler bırakmış, gelecekte
çok daha büyük festivaller için hayallere kapı aralamıştır. Bu yıl ağustos
ayında benzer bir festivali Dünya Etno Sporlar Federasyonu aynı organizasyon
çatısı altında ben denizinde kültür komisyonunda katkı sağlamaya çalıştığı
büyük bir ekip başarıyla gerçekleştirdi. Bu da ülkemiz adına önemli bir kazanım
olduğu gibi geçmiş tarih ve ortak değerler bütünlüğümüz adına Dünya Etno
Sporlar Federasyonuna önemli bir misyon yüklemiştir. Göçebe kültür ve geleneğinin, küresel hâkim kültüre rağmen varoluş
göstergesi olan bu kültürel zenginlik atmosferi umuyoruz ki hem ülkemizde hem
de Türk Cumhuriyetlerinde bu yıl olduğu gibi daha binlerce yıl devam eder.
Katılımcı Ülkeler:
Kırgızistan,
Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Altay Cumhuriyeti,
Çuvaşistan, Hakasya, Çeçenistan, Tacikistan, Tataristan, Macaristan, Karaçay-Çerkesya, Afganistan, Moğolistan,
İran, Pakistan, B. Arap Emirlikleri, Saratov Bölgesi, Katar, Kuveyt, Meksika,
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Belarus, Belçika, Avusturya,
Brezilya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Çin, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hindistan,
İsveç, İtalya, Japonya, Kore, Letonya, Litvanya, Norveç, Polonya, Romanya, Slovakya.
II. Dünya Göçebe Oyunları’nda Yer Alan Spor Dalları:
1) At
Yarışları
- Çong at çabış,
- At çabış (uzun mesafe yarış),
- Corgo salış (rahvanlı koşu),
- Kunan cabış (uzun mesafeli at koşusu)
2) At
Yarışmaları
- Oğlak kapmaca (gök / kök börü – Kırgız millî at sırtında takım oyunu),
- Cirit,
- Er eniş (at sırtında güreş)
3) Dövüş
Sanatları
- Toplu güreş (kadın / erkek),
- Kazak güreşi (küreş),
- Güreş (Türkmenistan millî güreşi),
- Güleş (Azerbaycan millî güreşi),
- Aba güreş (Türkiye millî güreşi),
- Kırgız küroş (Kırgızistan millî güreşi),
- Alış (kemer güreşi / Kırgızistan),
4) Geleneksel
Ok ve Yay Yarışması
- Yürüyüş / Atış (Coo caa atuu),
- At sırtında atış (Atçan caa atuu),
- Toplu yay aralığı ve doğruluğu,
5) Geleneksel Entelektüel Oyunları
- Ordo (Aşık),
- Mangala,
- Dokuz taş kumalak oyunu (Tokuz Korgool),
6) ‘Salburun’
Avcılık Türünde Millî Sporlar (Kırgızistan)
- Burkut Saluu, Çırga, Undok,
- Dalba oynotuu,
- Taygan carış
Kaynak : http://worldnomadgames.com/en/
Yazı Ve Fotoğraf
Atilla Güven - Salih Doğan