Doğaya Dönüş

Geçtiğimiz aylarda, arabayı karavana çevirme işlerine dalmışken uzun zamandır ertelediğim bir seyahati sonunda yapma fırsatı buldum ve Konya’yı ziyaret ettim. Ama bu seyahat öyle sıradan bir seyahat değildi. Daha önce varlığından bile haberdar olmadığım birçok yeri gördüğüm, birbirinden güzel dostlukların kurulduğuna şahitlik ettiğim ama en önemlisi de düzinelerce ön yargının birbiri ardına yıkılmasını sağlayan bir ziyaret oldu.

 

Belki ziyaretin amacını anlatmadan önce ufak bir ön bilgi vermem yerine olur. Selçuk Örgen (@selcukorgen) ve Gökhan Konaş’la (@tekbasinadaolur) birlikte yaklaşık iki yıldır Doğaya Dönüş Kamplarını düzenliyoruz. Doğaya Dönüş Kampları, (@dogayadonuskampi) özellikle daha önce hiç kamp yapmamış, kamp yapmaktan çekinen ya da kamp yapmak için arkadaş bulamayanları kamp konusunda deneyimli olan kişilerle buluşturmak için düzenlemeye başladığımız kamp etkinliklerinden oluşuyor. Bu kamplarda katılımcılar için temel kampçılığa ilişkin çok sayıda eğitici atölyeye yer vererek kamp malzemelerinin kullanımı, kampla ilgili pratik öneriler, ateş yakılması, tuvalet ihtiyacının giderilmesi, vahşi hayvanlardan korunmak gibi temel konuları öğrenebilmelerini ve aynı zamanda bilinçli birer kampçı olarak doğaya zarar vermeden kamp yapma konusunda bilgi sahibi olabilmelerini sağlıyoruz.

 

İstanbul’da düzenlemeye başladığımız ve zaman içinde İzmir’e, Zonguldak’a, Bolu’ya ve Afyon’a uzandığımız Doğaya Dönüş Kamplarının sekizincisini ekim ayında Konya Büyükşehir Belediyesinin desteği sayesinde Kondak ve Adask ile birlikte Konya’nın Kilistra Köyü’nde gerçekleştirdik. Ama Konya bizi şaşırtmaya çok daha önce, kamp fikrinin ilk şekillendiği zamanlarda; kampı birlikte düzenlediğimiz Ali arkadaşımızın kamp alanının fotoğraflarını göstermesiyle birlikte başladı. Daha önce Konya’yı ziyaret etmemiş ve Konya hakkındaki fikirleri tamamen kulaktan dolma bilgilere dayanan biri olarak kamp alanını ilk gördüğümde şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Sadece ben değil ekip olarak şaşırdık. Konya’da peri bacaları olduğunu daha önce nedense hiç görmemişiz mesela. Hâlbuki en eski yerleşim yerlerinden biri olan Çatalhöyük gibi büyük bir tarihe ev sahipliği yapan bir bölge hakkında daha fazla şey biliyor olmamız gerekirdi.

 

Kampımız son derece keyifli geçti ve herkes çok memnun ayrıldı tabii ama Konya’ya gelmişken sadece kamp yapmakla yetinmedik elbette. Bizi ağırlayan Konya Büyükşehir Belediyesi ve Kondak’ın misafirperverliği sayesinde kısıtlı zamanımızın büyük bir kısmını Konya’yı gezerek geçirdik.  Genelde Konya denince akla ilk ve tek gelen isim haklı olarak Mevlana oluyor. O yüzden sanki burada gezilip görülecek tek yer Mevlana Müzesiymiş gibi yanlış bir algı da var. Ama gerçekten bu bölgede hem kültürel açıdan hem de doğal güzellik bakımından gezilecek onlarca yer olduğunu gördük. 80 Binde Devri Âlem Parkı, Çatalhöyük, Meke Gölü, Beyşehir Gölü, Konya Bilim Merkezi, Tuz Gölü şu an aklıma gelenler. Oturup ufak bir arama yapınca başka birçok kültür ve cazibe merkezi olduğunu göreceksiniz. Konya’da daha önce varlığından bile haberdar olmadığım yerlerin doğal güzelliklerini yakından görmüş olmak gerçekten keyifliydi.

 

Ev sahipliği yaptığı güzelliklerin yanında Konya’nın beni epey şaşırtan çok başka bir tarafı da oldu. Konya birbirinden enteresan “ilkler”e ve “enler”e ev sahipliği yapıyor. Konya’nın Türkiye’nin yüz ölçümü en büyük ili olduğunu ya da çok büyük gölleri sınırları içinde barındırdığını, Türkiye’nin Çin’i olarak anıldığını mutlaka bir yerlerden duymuşsunuzdur. Ama örneğin dünyanın en büyük döner kavşağının Konya’da olduğunu biliyor muydunuz? Bu bilgi hayatınızda ne işinize yarayacak pek emin değilim ama Konya’nın böyle ilginç bir yanı da var. Biraz araştırdığınızda gördüğünüz ilklere ve enlere çok şaşırabilirsiniz.

 

Netice olarak böylesine güzel bir ekiple Konya’da kamp yapmanın yanı sıra doğal güzelliklerini görmek ve şehri tanımak da bir o kadar keyifliydi. Bu ziyaretimize sığdıramadığımız birçok yeri bir sonraki seyahatimizde görmeyi iple çekiyoruz. Belki bu defa karavana dönüştürdüğümüz aracımızı bitirdiğimizde eve dönme derdi olmadan Konya’yı doya doya gezeriz. Daha görülecek çok yer var!

 

 

www.melkeontheroad.com

https://instagram.com/melkeontheroad

https://youtube.com/c/melkeontheroad

 

 

 

Yazı Ve Fotoğraf
Melike Dede - Ali Öztürk