
Nesim Arslan 18 yıl önce Ağrı'dan Konya'ya geldi. Geldikten
6 yıl sonrada birazdan size ballandıra ballandıra anlatacağım çay ocağını açtı.
O gün bu gündür müdavimlerinin vazgeçilmezi olan Nasip çay ocağı, kendine has
yapısıyla alternatifsiz.
Burası eski Şehrin merkezinde, Aziziye camii nin çapraz
karşısında daracık bir sokağın içinde küçücük bir mekan.
Nesip arslan 'ya Nasip' demiş Açmış Nasip çay ocağını. Çayı
közde demlemesinin yanı sıra, kendi sıcaklığı, mekanın dekorundaki hatıralı
eşyalar, burayı kulaktan kulağa tavsiye edilen bir yer haline getirmiş.
gel zaman git zaman türlü türlü insanın
uğramadan geçemediği bir yer haline gelmiş.
yanlız buranın mudavimleri hep belli bir seviyenin üzerinde olmuş.
Seviye derken maddi anlamda değil ahlaki ve insani manada diyorum. Yoksa
Konya'nın Velisi de, Delisi de, Doktoru, işçisi de buranın misafirleri
arasında. Misafirleri dedim çünkü Nesim Arslan buraya gelenleri müşteri değil
misafir olarak gördüğünü söylüyor.
Caf caflı mekan ve çay bahçelerinde asla yakalayamayacağınız
bir atmosfer burada sizi bekliyor. Gittiğinizde mutlaka yan tabure de ki biriyle
sohbete sarıyor yada ilginç bir sima ile karşılaşıyorsunuz. İster bir yayık
ayran için, ister kahve yada közde demlenmiş çay, mutlaka daha önce hiçbir
yerde içmediğiniz bir lezzette oluyor.
Buraya bile her gelişinizde her seferinde başka bir lezzet yolculuğuna
çıkıyorsunuz. Çünkü her seferinde sizi bambaşka bir ambiyans karşılıyor. Ee
Teravih sonrası sahura kadar sohbet eşliğinde içilen çay ile sabah namaz
sonrası çorba üstüne içtiğiniz çayın lezzetleri nasıl bir olabilir ki yada bir
edebiyat sohbeti eşliğinde içtiğiniz kahve ?
Nesim Arslan'ın oğulları Çetin, Metin, Aşkın ve Coşkun bugün
babalarıyla beraber misafirlerine güler yüzle hizmet etmeyi sürdürüyorlar.
İnanın oranın müdavimleri hiçbir karakteristik özelliği olmayan, mekanlarda çay
hanelerde barınamazlar. Bu nedenle Konya da büyük bir boşluğu dolduruyorlar.
bir meczup gelip, iş adamının yanına oturuyor, işadamı ona çay ısmarlayıp
sohbete dalıyor. İkisi de bu durumu seviyor. işte böyle bir yer burası
Uzatmaya ne hacet, gidip görmek gerek....
Yazı Ve Fotoğraf
Taha Palaz - Hasan Hüseyin Güngör