CAPE HORN GEÇİŞİ - Dünya’nın en zorlu denizleri.

2 Subat 2016 Cape Horn, Cabo de Hornos Islas, Güney Atlantik'in daha güneyi yok artık, Patagonia, Antartica, Chile...

Eski denizciler Horn Burnu’nu geçtiklerinde, henüz bu deneyimi yaşamamış meslektaşlarına nazaran daha kıdemli olduklarını göstermek için ve de dünyanın en zorlu sularında, bir okyanus dan diğerine geçiş etabını basari ile tamamladıklarının kanıtı olarak kulaklarına küpe takarlarmış. Ayrıca merkezi South Hampton'da bulunan Cape Horners kulübünün seçkin ve prestijli üyelerinin arasına katılırlarmış. Kulüp de ayaklarını masa üzerine uzatmaları dahi yadırganmaz ve anlattıkları her zaman saygıyla dinlenirmiş...

Horn Burnu'nu yelkenliyle geçenlerin sayısının uzaya giden astronot ve kozmonotların sayısından az olduğu söylenir. Ve eski denizciler 40° enlemin altında "kanun" yoktur der, 50° enlemin altında ise "Tanrı" yoktur!.. Derlermiş. Burası Amerika kıtasının Güney Kutup dairesi ve Antartika'ya uzanan en güney ucudur.

Yıl boyunca hüküm süren fırtınalara, soğuğa, buz dağlarına rağmen denizcileri kendine çeken büyülü bir yerdir. Denizciler için Horn Burnu, tam anlamıyla bir semboldür, burası onların Everest'idir.

Bernard Moitessier, uzun seyirlerin romantik ve yalnız denizcisi – aynı zamanda tek başına seyretmenin atalarından – şöyle yazıyor; “Denizci için haşmetli bir burnu geçmek hem son derece basittir hem de olağanüstü karışık kayalar, akıntılar, kırılan dalgalar, kocaman denizler, ılıman rüzgârlar ve fırtınalar, sevinçler ve korkular, hayaller, sızlayan eller, boş mideler, harika anlar ve ızdırap çekişlerin tümünü içerir.”

 1914 yılında Panama Kanalı açılıp şartları değiştirinceye kadar, tarih boyunca yüzlerce yelkenli gemi, Atlantik fırtınalarında ve tropik kasırga sezonunda, Güney Atlantik Okyanusunda Cape Horn’u doğudan batıya doğru geçmeye çalışırken acımasız doğanın egemen olduğu bu azgın sularda battı. Neredeyse 20. yüzyıla kadar, yelkenli gemilerin perişan tayfaları Cape Horn etrafındaki denizlerde cefa çekmeye devam etti. Örneğin 1905 yılı yelken sezonunda, Avrupa’dan Amerika’nın batı yakasına Cape Horn’dan geçerek gitmeye çalışan 130 yelkenli gemiden, sadece 52 tanesi gidecekleri limana ulaşabildi. Geri kalanlar deniz haritalarında "batik" olarak işaretlenerek tarihteki yerlerini aldı.

2016 yılı Cape Horn için çok anlamlı bir sene. Hollandalı ticaret gemisi "Eendracht" tarafından keşfedilişinin 400. yıl donumu. Cape Horn ilk kez 29 Ocak 1616 yılında Hollandalı denizciler Willem Cornelisz Schouten ve Jakob Le Maire'in bir gezisi sırasında geçilmiş ve Schouten'in doğduğu kuzey Hollanda kenti "Hoorn"un adı verilmiş buraya.

Adada devasa boyutta bir Sili bayrağı, filmlere konu olmus efsane deniz feneri ve Atlantik Okyanusu ile Pasifik Okyanusunun buluştuğu bu en güney noktada, sonsuz fırtınalara ve soğuğa rağmen vazgeçmeyip hayata tutunan, verdiği mücadele ile örnek bir varlık olan "Albatros"un, siluetinin yer aldığı bir anıt heykel var. Bu anıt Cape Horn'u dönerken ölen tüm gemicilerin anısına, onları sonsuza dek unutmamak adına dikilmiş. 1992 yılında yapılan anıtın rüzgârdan etkilenmemesi için 36 metre karelik bir beton platforma gömülmüş.

Ve simdi Anouk ekibi olarak bizler; bu masalsı, bu efsanelere konu olmuş ve tüm denizcilerin korkulu rüyası haline gelmiş, ayni zamanda her denizcinin hayalinde yer alan "Cape Horn" adasının tam önündeyiz. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra buradayız.

İste zirve... Buraya gelmek büyük bir sabır, hazırlık, zaman, para ve efor isteyen bir çalışmanın sonucudur. Bu büyüleyici ani yasamama vesile olan herkese teşekkür ediyorum.

Boyle anlamlı bir yılda Cape Horn'u geçmek bana da kısmet oldu. Her şey bir hayal ile başladı benim için ve simdi "Dream Comes True"...

Her şeye rağmen, Hayallerinizden Asla Vazgeçmeyin... Kazananlar, Hiç Vazgeçmeyenlerdir...

Yazı Ve Fotoğraf
Fırat şahin