
Karabük ilimizin kuzeyinde
ve il merkezine sadece 8 km mesafede bulunan Safranbolu, Anadolu’nun tarihî ve
kültürel mirasını günümüze taşımayı başarmış nadir şehirlerimizden biri. Homeros’un
İlyada destanında sözü edilen Paflagonya bölgesinde yer alan yörede; Hititler,
Frigler, Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar) ve Romalılar
(Bizans) hâkimiyet kurmuşlar. Ardından da 1196 tarihinde Selçuklu Sultanı II.
Kılıç Arslan'ın oğlu Muhiddin Mesut Şah tarafından fethedilmiş.
Ünlü seyyah İbni Battuta’nın
yazdığına göre “Borlu”, Selçuklular zamanında “Zalifre”, Osmanlı döneminde ise
yöreye yerleşen Taraklı aşireti sebebiyle “Taraklıborlu” adıyla anılmış. XVI. yüzyıl
Osmanlısında da buraya adını veren zaferan/safran bitkisine nispetle de “Zaferanbolu”,
sonra “Safranbolu” olmuş. Safranbolu, Anadolu’nun Türkleşme sürecinde
Danişmentliler, Candaroğulları, Selçuklular, İlhanlılar ve nihayet Osmanlı toprağı
olarak Türk yaşam tarzının karakterini yansıtması ve kendini koruyabilmesi
bakımından UNESCO tarafından “Dünya Tarihi Miras Listesi”ne dâhil edilmiş bir
müze şehrimiz. Aynı zamanda Dünya Miras Şehirleri Organizasyonu’nun da (OWHC)
aktif üyesi.
Tarihte İstanbul-Sinop kervan
ticaretinin üzerinde yer alması Safranbolu’yu asırlarca refah içinde
yaşatırken, kendine has bir şehir mimarisi ortaya çıkarmış. Salnamelerden elde
edilen bilgiler, şehrin çok sayıda maddi kültür varlıklarına sahip olduğunu ortaya
koyması bakımından dikkat çekici. Özellikle XIX. yüzyıla ait kayıtların
aktardığına göre burada 945 dükkan ve 24 hanın varlığı şehirde canlı bir
ticaretin; 173 sıbyan mektebi ve 12 medresenin varlığı da yöre halkının eğitim
öğretim faaliyetlerine verdiği değeri gösteriyor.
Şehir planlaması, diğer
İslam şehirleri gibi belirli hassasiyet ölçüleri gözetilerek yapılan
Safranbolu’nun dikkat çeken bir tarafı da, mimari dokunun geçmişin özelliklerini
yansıtacak şekilde XX. yüzyılın ikinci yarısına değin ulaşması ve yeni bir
mimari formun denenmemesi olmuş. Safranbolu'nun ünlü evleri XVIII. ve XIX.
yüzyıl Türk toplumunun geçmişini, kültürünü, ekonomisini, teknolojisini ve
yaşama biçimini yansıtan mimarlık bilgisi ile yapılmış. Şehirde bulunan
yaklaşık 2.000 geleneksel yapıdan 1.008 adedi tescil edilmiş ve yasal koruma
altına alınmış. Bu, ülkemizde tarihî mirasa sahip çıkılması bakımından övülesi
bir tarih bilincinin yaşamakta olduğunun ispatıdır.
Şehrin sokaklarını,
arastasını, camilerini, konaklarını han ve hamamlarını gezerken tarihin içinde
kaybolup gidiyorsunuz.Hıdırlık Tepesi’ne çıkarak tarihî Safranbolu evlerini
panoramik görebilir, burada keyifli zaman geçirebilirsiniz. Safranbolu’ya has
hediyelik eşyaların satıldığı küçük şirin dükkanlar, lokantalar, kahvehaneler
ve günümüzde kaybolan birkaç mesleğin icra edildiği Yemeniciler Arastası ile
Bakırcılar Çarşısı hangi mevsimde gidilirse gidilsin uğranması gereken ilk mekânlar
diyebilirim. Birbirine bitişik ahşap dükkânlardan oluşan çarşıda 48 dükkân
bulunuyor. Akşam sonrası uğradığım ve Arasta kahvehanesinde içtiğim közde kahveye,
Safranbolu lokumu, Osmanlı şerbeti ve damla sakızı da yarenlik etti.
Birçok şehrimizde
bulunmayan şehir müzeciğinin en güzel örneklerinden biri de Safranbolu Kent
Tarih Müzesi. Vaktiyle hükümet konağı olarak kullanılan bina, 1904-1906 yılları
arasında inşa edilmiş ve 2007 yılında müze hâline getirilmiş.Şehir hafızasını
gelecek nesillere aktaran böylesi bir mekânı ziyaretçilere açan Safranbolu yerel
yöneticilerini kutlamak gerekir. XVII. yüzyıl eseri olan Cinci Han, restore
edilerek otele dönüştürülmüş. Burada yemeğinizi yiyip kahvenizi içebilirsiniz. Safranbolu’nun
en güzel eserlerinden biri olan İzzet Mehmet Paşa Camii, XVIII. Yüzyılda
yapılmış. 1796 yılında ibadete açılan yapı zarif minaresi ile dikkat çekiyor.Köprülü
Mehmet Paşa Camii de 1661 yılında inşa edilmiş. Taş işçiliğinin güzel
örneklerinden biri olan cami mutlaka görülmeli.
2013 Yılında İncekaya
Kanyonu üzerine yapılan Cam Seyir Terası, germe halat kullanılmaması ve 80
metre yüksekliği ile dünyada ikinci sırada yer alıyor. Burası son zamanlarda
neredeyse Safranbolu’nun şöhretli mekânları kadar ziyaretçi akınına uğramış
durumda. Terasa çok yakın tarihî İncekaya Su Kemeri de görülmeye değer.
Safranbolu, uluslararası
etkinlikleriyle de göz dolduruyor. 9-11 Ekim 2015 tarihleri arasında “Kültürel
Miras ve Korumacılık” sloganıyla “16. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film
Festivali”nde dereceye giren eserler meraklılarının beğenisine sunulacak. Bu
kapsamda jüri üyesi olarak katıldığım “Mimaride Işık” temalı fotoğraf yarışması
münasebetiyle Eylül ayında yaptığım iki günlük Safranbolu gezimin eksiklerini bu
festivalde tamamlamayı umuyorum. Etkinlik süresi içinde sanata destekleri ve
konukseverlikleri sebebiyle Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy’a, Kültür
ve Sosyal İşler Müdürlüğünden Zülfiye Eraslan Özcan’a, Bahadır Acar’a ve emeği
geçen herkese teşekkür ediyorum.
Yazı Ve Fotoğraf
Muammer ULUTÜRK - Mehpare SÖZENER