
Bursa’dan İzmir’e giderken yaklaşık 35 kilometre sonra bir tabela karşılar sizi “Gölyazı (Apollonia)” ve "Ağlayan Çınar”. İzmir tarafından geliyorsanız, Karacabey’den sonra sağ taraftaki Uluabat Gölü'nü gördükten 20 km sonradır Gölyazı.
Fotoğraf, tarih ve doğa tutkunu kişiler arasında ismini bilmeyen yoktur Gölyazı’nın. Aynı zaman da yolu bir kere düşenlerin de tekrar gelebilmek için sabırsızlandığı ve hafızalarına kazındığı büyülü bir yerdir. 500 haneli bir köy olan Gölyazı’nın nüfusunun çoğunluğunu 1924 mübadelesi sonrası, Selanik’ten ve Makedonya’dan gelen Balkan göçmenleri oluşturur. Sit alanı olan Gölyazı girişinde ki yol ayrımında sağdaki girişi tercih etmenizi tavsiye ederim. Çünkü bu yol 19. yüzyıldan kalma, yakın zamanlarda restore edilmiş ve kültür evi olarak hizmet veren “Hagios Georgios” kilisesini ve Osmanlı mezarlarını görme şansı veriyor.
Köyün girişinden itibaren, Ulubat (Apolyont) Gölü, kıyılarına dizilmiş balıkçı tekneleriyle, Halil Bey Adası, adayı anakaraya bağlayan köprü manzarası sizi karşılar. Anıt ağaç olan 700 yaşındaki “Ağlayan Çınar” köprünün hemen yanı başındadır ve gölgesinde insanlar vakit geçirmekten zevk alır. Köy meydanı yarım adadadır ve burada ulu çınarlar her yerdedir. Bu çınarlardan birinin altında ki kahvehanelerden birinde, gölü seyrederek çayınızı yudumlayabilir, ya da siyah feraceli, beyaz yaşmaklı, güler yüzlü köy kadınlarının kendi elleriyle yaptıkları nefis gözlemelerin, pişilerin davetine katılabilirsiniz.
Ada surlarla kaplıdır ve bu surlar, yer yer beş metre genişliğindedir. Bugün bu surların bir kısmını görebilirsiniz. Bazı evlerde surlardan sökülen taşları görmek mümkün. Gölyazı sokaklarını gezerken, herkesin güler yüzle, "Hoş Geldiniz”leri içinizi ısıtır. Direk tepeleri Leylek yuvalarıyla dolu sokaktaki evlerin önünde balık ve kerevit ağlarını, kadınlı erkekli ağ tamir eden Gölyazılıları görebilirsiniz. Dilerseniz çok uygun fiyatlara, balıkçı tekneleriyle bir göl turu yapabilirsiniz.
Çalışkan Gölyazı halkının başlıca geçim kaynakları, zeytin ve balıkçılıktır. Son dönemlerde incir ve turizm de bu kaynaklar arasında sayılabilir. Ulubat Gölü'nde önemli ticari balık türleri olan Turna, Sazan dahil olmak üzere yaklaşık 20 çeşit balık bulunmaktadır. Akşamdan salınan ağlar, sabah ezanından sonra toplanarak, öğlenden önce köy meydanında (günün kısmetini paraya çevirmek için) müzayedeye çıkarılır. Bu güzelim köy, evsel, tarımsal ve sanayi atıkları tehdidi altında. Göl çeşitli göçmen ve yerli kuşların üreme sahası durumunda. Neyse ki göl “Ramsar” anlaşmasıyla koruma altına alınmış. Derin bir tarihin izlerini de taşıyan Gölyazı da, vaktiniz varsa ve hava da izin veriyorsa güneşin batışını kaçırmamanızı tavsiye ederim. Zambak tepesi veya uygun herhangi bir noktadan akşamın ebruli renklerini, oynaşan balıkçı sandallarını fotoğraflayabilirsiniz.
Yolunuz açık olsun. Tekrar geleceğinize eminim.
Nasıl Ulaşılır: Bursa batı garajından düzenli otobüs seferleri var.
Nerede kalınır: Maalesef Gölyazı da kalamazsınız.
En yakın konaklama yeri Uludağ Üniversitesi Holiday Inn.Bursa ya da Karacabey’de konaklayabilirsiniz.
Ne yenir: Ağlayan çınar lokantası ve Göl Gören lokantası içkisiz – Turna balığı kızartması ve salata
Köy meydanında Gözleme ve ayran
Kaleci Recep Restaurant: Balık ve et çeşitleri
Yazı Ve Fotoğraf
Haluk CÖMERTEL